Hayat içine o kadar çok şey sığdırabiliyor ki, bazen inanmakta zorluk çekiyoruz. Hiç beklemediğimiz bir anda aldığımız bir telefonla yaşamımız iyi ya da kötü anlamda değişebilir ve sonrasında hangi durumda olursak olalım tekrar bir değişim sürecine girebiliriz. İnsanlar hayatımıza girer çıkar… Yaşadığımız evler, mahalleler, kentler, ülkeler değişir… İşyerlerimiz, hatta mesleklerimiz bile… Aşklarımız başlar biter, çocuklarımız büyür evden ayrılır, düşüncelerimiz, duygularımız, önemli, anlamlı bulduklarımız değişir başkalaşır… Yıllarla beraber önceliklerimiz kökünden değişir. Peki bu değişim, dönüşüm içinde biz bile aynı kalmıyorsak, devamlı değişiyorsak hayatımızda bir sabitliğe, değişmeyen bir güce ihtiyaç duymaz mıyız? Elbette duyarız. İçinden geçtiğimiz dönem nasıl olursa olsun, hangi duygularımızı daha yoğun hissedersek hissedelim, ister yalnız olalım, istersek sevdiklerimizle bir arada, öyle bazı içsel nitelikler var ki, her koşulda bizi destekler, güçlendirir, yumuşatır, esnetir.
İnceleme Önerisi: Great Loom yoga matları dönüşümün tanığı
Hayatta sadece güçlü, tuttuğunu koparan bir karaktere sahip olmak yetmez, mutlu, tatminkar, huzurlu bir yaşam sürebilmek için aynı zamanda esnek, yumuşak bir tavra ihtiyacımız var. Güç, esneklik, yumuşaklık birleşince bakın nasıl bizleri her koşulda destekleyecek dört içsel niteliğe dönüşüyor:
-
Zor süreçlerde yılmadan devam edebilme gücü
Bazen, kendimizi adeta kar tipisi altında buluruz; kar o kadar aralıksız ve güçlü yağar ki, bırakın önümüzü görmek, burnumuzun ucunu bile göremeyiz. Her şey o kadar belirsizdir ki, yolu tayin etmek imkansız hale gelir. Nefes almak zorlaşır, parmaklarımız donar, karlar gözümüz bile içine girer. Böyle durumlarda yorulup kendimizi karların üstüne atamayız, çünkü biliriz ki, durursak donarız. Yapılacak tek bir şey vardır, adım adım ilerlemek. Bu noktada “Önümü bile göremiyorum. Ben bu karda, bu soğukta bu yolu nasıl bitiririm?” diye düşünürsek, kendimizi pes etmenin yamacına getirmiş oluruz. Ama dikkatimizi yolun tamamını bitirmeye vermek yerine, teker teker attığımız adımlara getirdiğimizde işimiz çok kolaylaşacaktır.
Özetle: Zor dönemlerden geçerken büyük resme, ulaşılmak istenen hedefe değil, başka hiçbir şey düşünmeden o gün içinde, hatta o anda yapılması gereken işlere, atılması gereken adımlara odaklan. Önünü göremediğin anlarda, sadece attığın adımlar ve sen varsın.
Uygulama Önerisi: Nefes farkındalığı meditasyonu
Nefes farkındalığı meditasyonu tekniğinde zihni çeşitli açılardan nefesin üstünde tutarız. Böylece hem çok güçlü, hem de gündelik hayatta üstünde neredeyse hiç düşünmediğimiz “yaşam aracımız” odağımız haline gelir. Dikkatimizi her nefes alışımıza ve verişimizde getirdiğimizde hayat için çok önemli bir pratik yapmış oluyoruz aslında; sonrasını hiç düşünmeden adım adım ilerlemeyi deneyimliyoruz.
-
Kendi kendine dayanak olabilme gücü
Biz memeliler sosyal varlıklarız. Doğduğumuz andan itibaren hayatta kalabilmek için başka varlıkların bakımına ihtiyaç duyarız. Sevmek ve sevilmek, saygı ve kabul görmek, onaylanmak gibi ihtiyaçlarımız, yeme, içme, barınma ihtiyaçlarımız gibi temel ihtiyaçlarımızdır. Sevdiğimiz insanlara güvenmek, onlardan anlayış, destek ve dayanışma istemek kadar doğal bir şey yok. Ama işte hayat bizi bazen öyle yollara sokar ki, bir şekilde sevdiklerimizin desteğinden uzağa düşeriz. Bazen aldığımız kararlar veya hedeflerimiz ailemiz, arkadaşlarımız tarafından basitçe ve kısaca ifade etmemiz gerekirse onaylanmaz, destek görmez. En yakınımızdakilerin bizler için uygun gördüğü hayat, bizim kendimiz için uygun gördüğümüz hayat ile örtüşmez. Hayatta böyle bir yerdeysek , kendi kendimize dayanak olmaktan başka bir çaremiz kalmamıştır. Hareket etme gücünü insanın kendinden alması kadar güçlendirici başka bir şey yoktur herhalde.
Özetle: Etrafımız bizi seven, destekleyen ve onaylayan kişilerle çevrilmiş olsa da, günün sonunda insanın kendine güvenmesi, kendi kendine iyi gelebilmesi, kimseye güvenmeden kendi kendinin sorumluluğunu alabilmesi kelimenin tam anlamıyla büyümek demektir.
Uygulama Önerisi: Yoga pratikleri
Yoga uygulamaları bizleri bedenimizde fark etmediğimiz fiziksel gücümüzle tanıştırır. Bedenimiz düzenli bir pratikle gelişmeye, esnemeye ve güçlenmeye hazırdır. Beden üstünde yumuşak bir tavırla çalıştığımızda aldığımız karşılık, hayata daha güvenli bir yerden bakmamıza olanak sağlar.
-
Düşüncelerini ve duygularını fark edebilme gücü
Bir günde zihninizden kaç düşünce geçiyor, hiç saydınız mı? Hiçbirimiz saymamışızdır; ayrıca sayılabilir mi, ondan da çok emin değiliz. Zihnimizden geçen düşünceler, zihnimizden geçen ama fark etmediğimiz düşünceler… Peki bir gün içinde içinizi kaç çeşit duygu kaplıyor, bunu hiç saydınız mı? Gün içinde korktuğumuz, sevindiğimiz, neşelendiğimiz, endişelendiğimiz anlar… Ne oluyor da içimizi bazen mutluluk, bazen kıskançlık, bazen de neşe kaplıyor. Gün içinde duygularımızın başlangıç ve sönümlenme anlarını fark edebiliyor muyuz? İşte son dönemde dilimizden düşürmediğimiz “farkındalık” dediğimiz kavram, tam olarak bu demek; içinden geçtiğimiz anlarda kelimenin tam anlamıyla orada mevcut olabilmek. Duygularımızın, düşüncelerimizin farkında olabilmek kadar büyük bir içsel güç yok dersek kesinlikle abartmış olmayız. Duygu ve düşüncelerimize özenle, dikkatle ve merakla yaklaştığımızda onlara karşı bir netlik kazanmış oluruz. Mesela diyelim ki birine çok kızdığınız. Bu kızgınlığınıza tamamen kendinizi teslim etmek yerine, kızgınlık halimizle aramıza biraz mesafe koymayı başarabilirsek, kendimizi kaybetmek yerine, duygumuzun bize iletmek istediği mesajı alabiliriz belki. Herhangi bir olayın bize oluşturduğu düşünceyi fark edebilirsek, o düşüncenin de hangi duyguyu/duyguları bize getirdiğini fark edebiliriz.
Özetle: Dikkatinizi, ilginizi kendinizden mahrum etmeyin. Zihninizden geçen düşünceleri, bedeninizde kendini gösteren duyguları fark edin. Onları hem fark edin hem de aranıza biraz mesafe koyup “Burada neler oluyor” diye soran bir ebeveyn gibi zaman zaman sorgulayıcı olun. Öfkeniz, endişeniz olmayın, onların derdini anlamaya çalışın
Uygulama Önerisi: Farkındalık Çarkı Meditasyonu.
Bu meditasyonda sırayla 5 duyumuzu, bedenimizi, nefesimizi, zihnimizdeki düşünceleri ve son olarak da belki hepsini, belki bizim için o anda daha baskın olan bir halimizi fark ederiz. Bu meditasyon tekniğinde edindiğimiz pratik sayesinde gündelik yaşamda da duyularımıza, bedenimize, nefesimize ve zihnimize farkındalığımız artacak, buralardan gelen mesajlara daha açık bir hale geleceğiz.
-
Başkalarının acılarına, mutluluklarına ortak olabilme gücü
Sevilmek, saygı görmek, kabul edilmek, değer verilmek bizim için ne kadar önemliyse çevremizdeki insalar için de, aynı şekilde, önemli. Kendimizi başkalarına doğru çoğaltmak, sevgimizi, şefkatimizi, anlayışımızı insanlığa sunmak son derece kıymetli bir şey. Sevdiklerimizin, tanıdıklarımızın kötü günlerinde onların ihtiyaçları doğrultusunda yanlarında olmak, sevinçlerini, mutluluklarını kıskanmadan, içerlemeden paylaşabilmek, zaman zaman başkalarını öncelemek bizi içsel olarak çok güçlendirecektir. Sevme kapasitemiz arttıkça dünya üstünde kendimizi daha köklenmiş hissedeceğiz.
Özetle: Kimse bu hayatta yalnız yaşayamaz ve birbirimizin desteğine, ilgisine, şefkatine, sevgisine ihtiyacımız var.
Uygulama Önerisi: Öfkeni Dönüştü Meditasyonu
Öfke duygusu oldukça güçlü bir duygudur; bizi şefkatli olma halinden koparır, tüm duygularımızı kendi içinde eritir. Öfkemizi anlamak, onu dönüştürmek için kendimiz üstünde çalışmak bize kuracağımız daha sağlıklı ilişkilerin kapısını açacaktır.