Öze Dönüş, 3 Adım

Öze Dönüş, 3 Adım

Bazen kalabalıklardan bunalıp kendimizi ıssız bir adada hayal ederiz. Hoş, son bir buçuk yıldır pandemi nedeniyle izole bir yaşam sürsek de bu, “günlük yaşamın, günlük düşüncelerin dışına çıkma isteğine dair” başka türlü bir histir… Evde belki yalnız, belki çoluk çocuk dış dünyadan izole idik ama pekala dış dünyayı evimize taşıdık… Bu nedenle ıssız ada ihtiyacı ara ara bizi yoklayabilir. Ancak size kötü bir haberimiz var; ıssız bir adaya gitseniz de kalabalıklardan kurtulamayabilirsiniz… Evet, düşündüğünüz şey: kalabalığı zihninizde beraberinizde taşıma olasılığınız bir hayli yüksek. Bazılarımız da diyebilir ki “Ben hiçbir zaman ıssız bir adada olmak istemem.” Zaten bunu isteyen bizler de gittikten kısa bir süre sonra eve dönüş zamanını kollayacağızdır… Hem izole olma ihtiyacı hem de hiç izole olmayı istememe hali bize bir şeyler söyler aslında…
Okuma Önerisi: Belirsizliğe Karşı Bağışıklık Geliştirmenin Yedi Yolu
Birincisinde bir arayış başlamıştır… İkincisinde bir kaçış vardır… Yazının başlığındaki “öze dönüş” baştan söyleyelim, kendimize yaklaşmaktan başka bir şey değil… Yolu yöntemi çeşitli olsa da konu yine döner dolaşır beden ve zihin üzerinde çalışmaya gelir. Ancak bundan önce size başka bir önerimiz var… Hiç kendinizle uğraşmaya başlamadan, gelin basit bir uygulama yapalım…
  1. Evdeki izinizi sürün

Evinizdesiniz… Kalkın ve mutfağa gidin. Bu alanı nasıl kullanıyorsunuz? Neyi nereye koymayı tercih etmişsiniz? Seçtiğiniz ve sevdiğiniz yiyecekler neler? Yalnız yaşamıyor olabilirsiniz, buna takılmayın, kendi bıraktığınız izlerin peşinde olun. Buradan banyo, yatak odanız, kullanıyorsanız çalışma odanız ve son olarak yatak odanıza birer tur düzenleyin… Dolaplarınızı açın, inceleyin. Sadece inceleyin, hikaye yazmayın. Nasıl mı? Mesela elbise dolabınızı açıp “Bu pantolonu çok seviyorum, aynısının mavisini de almalıyım” gibi zincirleme düşüncelere kendinizi kaptırmayın. Siz, yerleştirmelerle ilgilenin… Seçimlerinizi gözlemleyin. Hangi eşyayı nereye yerleştirmişsiniz, hangi renkleri ağırlıklı olarak seçmişsiniz, kokular nasıl, evin genel havası nasıl? Ve sonra oturun koltuğunuza, tüm bu gördüklerinizin, evinizin size nasıl hissettirdiğine odaklanın. Evinizi nasıl kurmuşsunuz, kuruyorsunuz ve bu size nasıl hissettiriyor?
Evinizde Köklü Bir Değişiklik Yapmak İsterseniz İzleme Önerisi: İç Mimardan 5 Soru 5 Cevap
Okuma Önerisi: Salon ve Oturma Odaları için Feng Shui Önerileri
Sonra evinizin bulunduğu sokağı, mahalleyi zihninizden geçirin, evin bulunduğu alanda olmakla ilgili hislerinize de bakın… Ve bırakın kendinizi bu hislere. Hoşunuza gitmeyen hisler geliyorsa, kaygılar çıkıyorsa direnmeyin, bunları görün. Sonra hoşunuza gidenleri de göz ardı etmeyin, dikkate alın. Duygularınızı gözlem yaparak tespit ettikten sonra evinizde değiştirerek, düzenleyerek daha iyi hissedeceğinizi düşündüğünüz şeyler karşınıza çıktıysa bunları da hayata geçirin.
Evinizin Havasını Temizlemeyi İhmal Etmeyin:
Eviniz, eşyalarla dolu bir dört duvardan fazlası. Öze dönüş için yemek yediğimiz, uyuduğumuz, özel zamanlar geçirdiğimiz, güldüğümüz, ağladığımız, kısacası doya doya yaşadığımız alanla bağlarımızı yeniden kurup güçlendirelim. İşe önce evimizden başlayalım, hem daha kolay hem de karmaşık iç doğamızı anlamak için basit bir yol…
Okuma Önerisi: Temizlik Ritüelleri… 7 Uygulama
 
  1. Bedeninizdeki ihtiyaçların izini sürün

Bedenimiz her yönüyle bize özel bir tasarım… Neyi istediğini, neye ihtiyacı olduğunu çok ama çok net ortaya koyan bir mekanizma. “Belim ağrıyor, dinlen. Susadım, su iç. Başım ağrıyor, temiz hava al ve uyu. Rahat hissediyorum, böylece kal.” Bedenin cümleleri bu derece basittir. İşi karmaşık hale getiren zihnin koşullanmalarıdır: “Bu yoga pozunun daha iyisini yapabilirsin, biraz daha zorla; bu pahalı şarabı çok seviyorsun, iş yemeğinde bulmuşken bol bol iç; bu ayakkabılar çok rahatsız ama çok şık, mutlaka giymeli…” Bunları size bedeniniz değil, zihniniz söyler. Dikkat ettiyseniz cümleleri de hep bir koşullu kuruyor zihin ve daha karışık…
Uygulama Önerisi: Eklem Yogası
Bazı durumlarda bedenimiz “hadi, şimdi istiyorum” dese de Freudien tabirle süper egomuzla işbirliği yaparak bir düzenlemeye gideriz. Örneğin; sokakta yürürken birden durup tuvalet ihtiyacımızı karşılayamayız. Bu davranış, sosyal yaşam kodlarımızda yoktur. Süper egomuz bunu bilir. Otomatikman bu ihtiyacı karşılamak üzere uygun bir yer ve zaman buluruz. Bedenin belli ihtiyaçlarını uygun koşullarda ve zamanlarda karşılarız. Bunlar genellikle dürtüsel ihtiyaçlardır. Bedenimiz bunları da doğrudan bir dil kullanarak ifade eder. Hem bu ifadeleri duymak ve kendimizi buna göre ayarlamak hem de bedene iyi gelmeyecek aşırılıkları iyi okuyabilmek, onun sağlığını kollamak, bakımını yapmak bizi bedenimize yaklaştıracaktır.
Uygulama Önerisi: Beden Tarama Meditasyonu
Beden ile bağ kurmanın, beden farkındalığının en iyi, en uygun yollarından biri de yoga yapmaktır. Yoga bizi öncelikle nefesimizle tanıştırır. Sonra ayak parmaklarımızdan başlayarak tüm eklemlerimizi, kas gruplarımızı hatta nefesimizi ve asanalar sayesinde iç organlarımızı hissetmemizi, fark etmemizi sağlar. Kalbimizin kanı nasıl pompaladığını hissederiz yoga pratikleriyle. Bedenin ihtiyaçlarını dinleyerek ve ona cevap vererek yoga yaparsanız, hırsları ve zihnin oyunlarını devre dışı bırakırsanız her bir hücrenizin nefes aldığını ve hafiflediğini hissedersiniz. Bedeninizin izini yoga ile sürebilirsiniz.
İnceleme Önerisi: Yogaya yeni başlayanlar ya da deneyimli yogiler için...
  1. Zihninizdeki boşlukların izini sürün

“Zihnimizde boşluk mu var, bu hiç düşünmemek anlamına mı geliyor?” Zen öğretisinde boşluk çok önemli bir kavram. Mekanın boşluğu, perhizlerle ve doğru beslenme ile bedendeki hafiflik ve boşluk, gereksiz düşünceler ile zihinde açılan boşluklar… Zihin düşünür elbette. Zihni düşünmeden tutamayız ancak ona nasıl düşüneceğini öğretebiliriz. Meditasyon bize bunu sağlar. Meditasyon yapmak için uygulayacağımız yöntem ne olursa olsun, ister Mindfulness, nefes farkındalığı; ister beden tarama meditasyonu, Ajapa Japa; ister Om mantrası söyleme…
Okuma Önerisi: Mindfulness 101
Sakince bir köşeye oturduğumuzda ve gözlerimizi kapattığımızda zihnimizin haliyle bir karşılaşırız. Çok telaşlı, kalabalık, sakin, hareketli… Bu haller zihne özgüdür… Bunu tutarlı ve sakin hale getirmek meditasyon ile mümkün. Böylece her gün aynı saatte, aynı yerde yapmaya gayret edeceğiniz meditasyonlar sayesinde zihninizdeki boşlukları, durağanlığı, sakinliği oluşturursunuz, boşluğa yer açarsınız.
Okuma Önerisi: Meditasyonun Faydaları
Kendimize yaklaşmak için bu üçüncü adımda özümüzü keşfe başlarız. Böylece; günlük hayatta, kendimizle kurduğumuz iletişimde, alışkanlıklarımızda, özel ilişkilerimizde, ailemizle ilişkilerimizde kendimize yaklaşmaya başlarız.
Uygulama Önerisi: Mini zen bahçeleri ile uğraşı halinde olmak, zihni meditasyona hazırlar
Her üç adım da evimiz, bedenimiz ve zihnimiz için bizden iyi bir gözlemci ve dinleyici olmamızı istiyor. Bunun için de yargısız, açık bir zihin, keskin dikkat gerekiyor…
Uygulama Önerisi: Nefes Farkındalığı ve 5 Duyu Meditasyonu
Bunları bize sağlayacak olan da yine bu üç adımın ikinci ve üçüncü maddeleri yani yoga ve meditasyon. Bu çalışmalar bize kendimize ait bir ada sunar. Adaya zaten gitmek istemeyenlerin de bir şeyleri fark etmeye başlamasını sağlar. Öze dönüş için kurallar, basit ve etkilidir, tek yapılması gereken düzenli çalışmak ve her gün kendinizle kurduğunuz bağa açık olmak…
Bloga dön