5-4-3-2-1 Tekniği Nedir?

5-4-3-2-1 Tekniği Nedir?

Yapılan nörolojik araştırmalara göre normal bir insan bir günde 30 bin ile 80 bin arası düşünce üretiyor. Dile kolay; 30 bin ile 80 bin düşünce… İşin insanı korkutan ve şaşırtan tarafı ise sanırım hiçbirimiz, bir gün içinde, böyle binlerce düşünceye ev sahipliği yaptığımızın farkında olmamamız. Bir gün içinde neler düşündüğünüzü siz biliyor musunuz? Mesela zihninizden geçen düşünceleri teker teker sayabilir misiniz? İnsan belli başlı, önemli şeyleri belki fark edebilir ama geriye kalan binlerce düşünce, ellerini kollarını sallaya sallaya zihnimizden gelip geçiyor ve belki de zihnimize saplanıp kalıyor. Düşünceler sadece zihnimizde değil, bedenimizde de kendilerini hissettiriyorlar. Aniden, Midemize giren kramplar… Kendimizi yorgun hissetmemiz… Kalp atışımızın hızlanması… Nefes tempomuzun değişmesi… Kendimizi birdenbire iyi veya kötü hissetmemiz… Tüm bu bedensel semptomlar çoğu zaman zihnimizden serseri mayın gibi geçen düşüncelerden bağımsız değil.
Podcast Önerisi: Keskin Dikkat ve Zihin Berraklığı
Zihin dediğimiz şey her Allah’ın günü bu denli ağır bir yükü taşıyacak güçte mi acaba? Galiba değil.

Düşünce Nedir?

Düşünce ya da fikir, dünya modellerinin var oluşuna izin veren ve böylece etkin olarak onların amaçlarına, planlarına, sonlarına ve arzularına bağlı olan uğraştır. Kelimeler bilmeye, sezgiye, bilince, idealarına ve imgeleme içeren benzer kavramların ve süreçlerine başvurur. Bizler hayatı düşüncelerimiz ile algılıyoruz, düşünceler bazen en bilindik halleriyle kelimeler ve cümlelerle kendini gösteriyor, bazen de imgeler, sezgiler, hisler ile dile geliyorlar. Olayları çözebilmemiz, kategorilere ayırabilmemiz, analiz edebilmemiz için düşüncelere, düşünmeye çok ihtiyacımız var.

 Peki Düşünme Nedir?

 En basit tanımı ile düşünce “Bir sonuca varmak amacıyla bilgileri incelemek, karşılaştırmak ve aradaki ilgilerden yararlanarak düşünce üretmek, zihinsel yetiler oluşturmak; zihniyle arayıp bulmak gibi anlamlarda kullanılan bir ifadedir. Düşünmek insanın bir yetisi, zorunlu bir yaşam koşuludur. Düşünmeden hayatta kalamayız. Homo Sapiens olarak bizleri diğer canlılardan ayıran düşünme yetimiz; bizler hayata sadece dürtülerimizle devam etmiyoruz. Ama bu çok güçlü özelliğimiz, bizim aynı zamanda lanetimiz gibi: Çok fazla düşünüyoruz. Bir sorun üstüne o kadar çok düşünüyoruz ki, ona çözüm bulacak gücümüzü kaybediyoruz. Hatta çoktan hallettiğimiz, çözüme ulaşmış sorunlarımız üstüne bile düşünmeye devam ediyoruz.
Podcast Önerisi: Dağınık Zihin
Bugün modern insanı İngilizcesi “Overthinking” olan yeni bir zihinsel rahatsızlık tehdit ediyor, yani: Çok düşünme halinde olma. Çok düşünmeyi olaylar üstünde hedefsiz bir biçimde zaman zaman aynı düşünceleri tekrarlayarak, sonuca, çözüme ulaşmayı hedeflemeden saplantılı bir biçimde insanın adeta kendisiyle sohbet etmesi olarak tanımlayabiliriz. Çok düşünme aslında bir bataklık gibi bizi kendisine doğru çeker ve bizler "düşünürken" hayat bizim yanımızdan uçar gider. Çok düşünmenin sağlığa zararları saymakla maalesef bitmiyor:
  • Fiziksel yorgunluk
  • İçine kapanma
  • Hayattan kendini izole etme
  • İçsel gücünü kaybetme
  • Kurban psikolojisine kapılmak
  • Düşüncelerin kaynaklarından, gerçekliğinden kopması
  • Karamsarlık hissinin artması
  • Kişinin hayatı üstünde kontrolünü kaybetmesi
  • Anksiyete ve endişe atakları
Çok/aşırı düşünme alışkanlığı anksiyete ve endişe ataklarını arttıran, bu sorunlardan müzdarip kişilerin hayatlarını iyice zora sokan bir alışkanlıktır.

Farkındalık Çalışmaları ve Çok Düşünme

Eğer anksiyete ve endişe atakları yaşıyorsanız, kafanızın içindeki düşünceleri denetleyemediğinizi düşünüyorsanız zihnimizi berraklaştıracak, sizi “Çok Düşünme” sarmalından kurtaracak, düşünme eylemini işlevsel, rasyonel bir hale getirecek en pratik araçlardan biri dikkatinizi “Şimdi ve Burada” üstüne odaklamak olacaktır. Başı boş bırakılan düşünme süreci, genellikle geçmişe ve amaçsızca geleceğe gitmek üstüne meyillidir.
Geçmişi sorgulamakta, gelecek üstüne planlar yapmakta hiçbir sorun yok ama  buralarda kayboluyorsak işte burada gerçekten bir sorun var demektir.
Dikkatimizi yaşadığımız, içinden geçtiğimiz ana getirdiğimizde kendimizi köklenmiş ve odaklanmış hissederiz. Gündelik hayatta uygulayabileceğimiz bazı farkındalık çalışmalarını özetlememiz gerekirse:
  • O anda, ne yapıyorsak ona odaklanmak,
  • Bir şey yapıyorken başka bir şey düşünmemek,
  • Zaman zaman yaptığımız işi bırakıp, dikkatimizi zihnimizden geçen düşüncelere getirmek, bu düşünceleri fark etmek,
  • Dikkati aldığımız ve verdiğimiz nefese getirmek,
5-4-3-2-1 Tekniği ise gündelik hayatta uygulayabileceğimiz en önemli, uygulaması çok kolay farkındalık çalışmalarından biridir. Özellikle kendimizi endişeli hissettiğimizde, bir olay karşısında duygusal olarak tetiklendiğimizde, kendinizi huzursuz hissettiğinizde kullanabileceğiniz bu teknik oldukça basittir.

Birinci Adım

Görebildiğiniz 5 Şeyi Tanımlayın: Gözlerinizi yumuşak bir biçimde etrafınızda gezdirin. Dikkatinizi çeken ilk beş şeyin adını kendinize tekrar edin. Daha sonra bu beş şeyi inceleyin; renklerini, biçimlerini, dokusunu, kokusunu fark edin. Geçiştirmeden, acele etmeden incelemenize devam edin.

İkinci Adım

Çevrenizdeki 4 Farklı Yüzeyi Fark Edin Bu adımda amacımız dokunma hissinizi devreye sokmak. Etrafınızdaki dört farklı yapısı olan şeye dokunun. Yumuşak, sert, tüylü yüzeyler, belki soğuk olan ayak ya da el parmaklarınız, saçlarınız, cildiniz, tırnaklarınız, ayak tabanlarınız, vs Vücudunuzun farklı bölgelerine ya da farklı yüzeylere dokunduğunuzdaki duyusal deneyimizi fark edin.

Üçüncü Adım

Duyabildiğiniz Üç Farklı Sese Odaklanın En zorlanmayacağınız yer burası olabilir. Çevrenizdeki seslere odaklanın. Daha sonra dikkatinizi nefesinizin, kalp atışlarınızın sesine getirin. Nefesinizin sesini duyabiliyor musunuz? Peki kalp atışınızı?

Dördüncü Adım

Burnunuza Gelen İki Kokuyu Fark Edin Çevrenizdeki kokuları fark edin. Çevrenizden size gelen belirgin bir koku yoksa, bir kitabı açın koklayın ya da bir kağıdı. Çantanızın içini, avuç içinizi, saçlarınızı da koklayabilirsiniz.

Beşinci Adım

Ağzınızın İçindeki Bir Tadı Fark Edin Yemek yemenizin üstünden uzun süre geçmiş olabilir ama biz fark etmesek de ağzımızın içinde bir tat hep var aslında. Son içtiğimiz içeceğin tadı gibi… Her bir adımda istediğiniz kadar vakit geçirebilirsiniz. Tekniği hiç acele etmeden yavaş yavaş uygulayın. İşte “Şimdi ve Burada”sınız. Merhaba.  

Çağla Güngör

Yin Yoga ve Mindfulness Öğretmeni

Bloga dön