Küçük çocuklar başlangıç zihnin adeta bedenleşmiş halidir.Çoğu şey ile kelimenin tam anlamıyla ilk defa karşılaşırlar: İlk defa kar görürler, İlk defa çikolata yerler, İlk defa denize girerler, İlk defa dönme dolaba binerler… Yetişkin halimizle yaptığımız, deneyimlediğimiz her şeylerin bizde bıraktığı, oluşturduğu his, aslında, erken çocukluğumuzdaki kök bir deneyime dayanıyor. Çocukluktan yetişkinliğe giden yolda o kadar çok deneyim yaşıyoruz ki artık neredeyse her şeye yönelik net bir fikrimiz, yargımız oluyor. Bu durumu normal kabul edebiliriz. “E, başka türlüsü nasıl olabilir ki?” diye sorabiliriz.
Önceki deneyimlerimizi dikkate alarak, bir sonraki adımımızı daha sağlıklı kararlar vererek, güvenli bir şekilde atabileceğimizi düşünebiliriz.Bütün bunlar çok doğru olabilir olmasına da, gelin şimdi tekrar küçük çocuklara geri dönelim: Örneğin ilk defa kar gören ya da denize giren bir çocuğa… Gözlerinin gördüklerini belki sevdiler, belki sevmediler… Bedenlerinin o anda hissettiklerinden belki zevk aldılar, belki de güvensiz hissettiler Belki güldüler, belki şaşırdılar, belki de ağladılar. Ama şurası kesin ki o anda, tam olarak o deneyimin içindeydiler. İşte bu yüzden, ister iyi anlaşalım, ister anlaşamayalım çocuklar hayatla, şimdiki anla bağ kurmanın ne demek olduğunu bize öğrettikleri için her biri müthiş birer ilham perisi.
Okuma Önerisi: Mindfulness Temel Kavramlar 1 Okuma Önerisi: Mindfulness Temel Kavramlar 2Gelin şimdi çocuklardan ilham alabileceğimiz dört duruma bakalım:
-
İçinde bulunduğu anda olmak
2. Merak
Hiç kuşkunuz olmasın ki, bu hayatı güzelleştiren en önemli duygulardan biri merak duygusudur. Hayata karşı merakını kaybetmek aslında yaşam sevincini kaybetmektir dersek abartmış olur muyuz, bilemiyoruz. Hayata karşı merakını kaybetmek maalesef yetişkinlerde çok görülen bir durum. “Bu hayatta artık beni hiçbir şey şaşırtmıyor” “O kadar çok yer gördüm ki, artık her şey bana aynı geliyor” “Karşımdakinin nasıl biri olduğunu hemen anlarım” gibi ve benzeri cümleler geçmiş yaşam deneyiminin bu ana sızması demek aslında.İnsanın içinde merak duygusu taşımadan neşeli olmasına, yeni bir şeyler öğrenmesine, keyif almasına, keşfetmesine imkan yok.Bu hayatta her şeyi görüp, her şeyi yaşadığını düşününce insanın merak duygusu ile ilişkisi kalmıyor elbette. Hayata açık farkındalık, yargısız ve alçakgönüllü bir tutumla yaklaştığımızda ise merak duygusu bizimle beraber oluyor. Çocuklar çok soru sorarlar ve evet bu sorular bazen bezdirici olabilir. Hayata yönelik içinde sorular barındırmak ise yetişkinlikte insanı canlı, aktif ve yeniliklere açık hale getiriyor.
-
Duygularını, hislerini ifade etmekte açık olmak
-
Tekrar etmekten bıkmamak
Çocuklar kelimenin tam anlamıyla içinde bulundukları anı deneyimledikleri ve merak duygusuna sahip oldukları için defalarca yapıp, oynayıp, dinlese bile tekrar etmekten sıkılmazlar.Yetişkinlikte ise tekrarlardan sıkılırız. Tekrarları zaman kaybı ya da başarısızlık olarak görürüz. Oysa bir şeyi tekrar tekrar yapmak, o şeyde hem ustalaşmamızı sağlar, hem de açık farkındalıkla kalabildiğimiz sürece aslında her bir tekrarın kendine has bir farklılığı olduğunu görürüz.
Çağla Güngör
Yin Yoga ve Mindfulness Öğretmeni