Duygularınızı Belli Edebiliyor musunuz?

Duygularınızı Belli Edebiliyor musunuz?

Vikipedia’nın “duygu” tanımı şöyle: - Bireyin ruh hâlinde biyokimyasal ve çevresel tesirlerle etkileşiminden doğan kompleks psikofizyolojik bir değişimdir. Kişiye özgü sağlık duyusunu belirleyen temel faktör olup, insanın günlük yaşamında merkezi bir rol oynar. Bu yüzden pek çok bilim dalı ve sanat biçimi tarafından araştırılmıştır. Türk Dil Kurumu’na göre ise, duygu: -Bir olay, kimse ya da nesnenin insanın iç dünyasında oluşturduğu, uyandırdığı yankı, etki, tepki, izlenim. Beş tane temel duygu ile dünyaya geldiğimiz söyleniyor, bunlar:
  1. Korku
  2. Tiksinme
  3. Neşe
  4. Merak
  5. Endişe
  2 Aylık bir bebek dünyaya suçluluk duymayı bilerek gelmiyor ama birden karşısına çıkan yüksek bir sesten korkuyor ya da tadını beğenmediği bir gıdayı anında tiksinerek ağzından atıyor ama çişini altına yaptığı için utanmıyor. Yıllar içinde bu beş temel duygumuz, çeşitleniyor, farklılaşıyor, dallara ayrılıyor. Temel duygular birleşip başka duygular doğuruyor. Mesela, korku ve tiksinme duygumuz çok baskınsa, ortaya suçluluk duygusu çıkabiliyor ya da neşe ve merak duygumuz hayatımızda yoğunsa mutluluk kendini gösteriyor. İnsan yapısı, psikolojisi oldukça karışık ve çoğu zaman belirsizliklerle dolu. İnsanın kendini tanıyabilmesi, duygularına anlam verebilmesi çoğu zaman oldukça zorlayıcı bir süreç olabiliyor. Hemen hemen çoğumuz şu cümleyi kurmuşuzdur: -Kendimi anlayamıyorum. Niye böyle davranıyorum, ne hissediyorum, hiçbir fikrim yok! Kendimizi tam olarak anlamadığımızda ise çevremizle iletişimimizin de sağlam bir temelde kurulması zor oluyor. Zihnimizden geçen düşünceler çoğu zaman duygularımızı, duygularımız da düşüncelerimizi etkiliyor. Biz de duygularımız ve düşüncelerimiz arasında bazen yolumuzu kaybediyoruz.
İnceleme Önerisi: Kendimizi tanımanın en doğal yolu: Yoga
Peki siz duygularınızı kendinize ve çevrenizdekilere sağlıklı bir biçimde ifade edebiliyor musunuz? Ne hissettiğini açık açık söyleyebilmek, duygularımızı ifade edebilmek çoğumuz için sanıldığından daha zor aslında. Duygularımızı anlayamadığımız gibi onları bastırdığımız ya da görmezden gelmeyi tercih ettiğimiz de oluyor. Oysa duygularımızı sosyal çevremiz ile paylaşmadığımızda onlarla sağlıklı bir bağ da kuramıyoruz. Duygularını kendine saklamak bir nevi kişinin kendini hayattan izole etmesi gibi bir şey aslında. Peki neden duygularımızı kendimizden ve sevdiklerimizden saklıyoruz? Gelin sebeplerine bir bakalım:
  1. Duygularına önem vermemek
Bazen dışardan bakıldığında hayatımız mükemmel görünür; işimiz iyidir, evimiz güzeldir, güzel bir beraberliğimiz, destekleyici bir ailemiz, eğlenceli bir sosyal hayatımız vardır. Sahip olduklarımızdan dolayı şanslı olduğumuzu biliriz ve şımarıklık veya nankörlük yapmamak için kendimizi bazı zorlayıcı duygularımıza kapatırız. “Bir insan başka ne ister ki?” deriz kendi kendimize ve sahip olduklarımızdan yola çıkarak hissettiklerimize önem vermeyiz. Oysa zorlayıcı duygularımız her şeye rağmen ordadırlar ve orda olmalarının derinlerde bir anlamı mutlaka vardır. Bazen de çocukluğumuzda, yetişme çağımızda duygularımız değer görmez, anlayışla karşılanmaz. Çocukken duygularımız değer görmediği için biz de yetişkinliğimizde duygularımızla ne yapacağımızı bilmeyiz; bunu öğrenmemişizdir ve onları görmezden gelmek bize en kolay olandır. Bazılarımız da hissettiği duyguyu sıradanlaştırır, anonim haline getirir, mesela “Herkesin geçim endişesi var”, “Herkesin öfke problemi var”, gibi… Gel gör ki, herkesin geçim probleminin olması ya da hayatta zorlanması bizim duygularımızı geçersiz ya da değersiz kılmaz. Hissettiğimiz her duygunun mutlaka taşıdığı, bize iletmek istediğini bir mesajı var. Milyonlarca insan aynı şeyi hissetse bile, bizim kendi duygularımızın sorumluluğunu almamız gerekli
İnceleme Önerisi: Great Loom Palo Santo
[av_productslider categories='228' wc_prod_visible='' wc_prod_hidden='' wc_prod_featured='' wc_prod_additional_filter='' sort='0' prod_order='' items='9' offset='0' columns='3' image_size='woocommerce_thumbnail' autoplay='no' interval='5' alb_description='' id='' custom_class='' template_class='' av_uid='av-1xo1dr' sc_version='1.0' start="2">
  • Duygularını ayırt edememek
Duygularımıza derinlikli bir biçimde bakmadığımızda onları ayırt etmek zor olabilir. Kendimiz anlamlandıramadığımızda ise başkalarına açıklamak iyice zor olacaktır. Öfke gibi görünen duygumuz içinde hayal kırıklığı ve korku barındırabilir. Sabırsızlık olarak kendini gösteren duygumuz, aslında bir an önce beğenilme istediğini taşıyabilir. Duygular, onları besleyen kök inançlar, düşünceler birbirine öyle bir karışır ki bazen, için içinden çıkamayız. Kendimiz bile işin içinden çıkamadığımızda, başkasına da duygularımızı ifade etmek çok zor olur. start="3">
  • Duyguları açıklamanın sonuçlarını göze alamamak
Duygularımızı açıkladığımızda bazen alıştığımız düzenin sona ereceğini biliriz. Konfor alanlarımız kendimizi güvende hissettiğimiz kıymetli alanlarımız ve bu alanlardan vazgeçmeyi göze almak bizi korkutabilir. Hissettiklerimiz, günün sonunda başka insanların hayatını da etkileyeceği için, gerçekten hissettiklerimizi paylaşmak, hatta zaman zaman kendimize bile itiraf etmek çok zor olabilir. Kaybetme, dışlanma, onaylanmama, sevilmeme, alay edilme korkusu kendi gerçeğimizi ifade etmekten alıkoyabilir çoğu zaman.
İnceleme Önerisi: Great Loom Mum Setleri
[av_productslider]
  1. Herkesi memnun etmeye çalışmak
Hayatta kendi dışında başka herkesi öncelleyen insanlar vardır. Hep diğerlerinin mutluluğunu düşünürler, herkesi memnun etmeye çalışırlar. Eğer böyle biriyseniz, size kolay gelsin demek istiyoruz. Çünkü işiniz gerçekten çok zor. Herkesi memnun etmeye çalıştığımızda, işin doğası gereği karşımızdakini başrole oturtuyoruz demektir. Devamlı onu memnun ve mutlu edecek şeyler söylememiz, hoşuna gidecek şeyler yapmamız şart böyle durumlarda; onun tercihleri, onun zevkli, onun duyguları hep ön planda olacaktır. Devamlı karşısındaki mutlu etmek isteyen bir kişi, aslında kelimenin tam anlamıyla kendini silgiye silmiş gibi olur ve duygularını devamlı kendine saklar. Duygularımızı ifade ettiğimizde, karşımızdakine sınır çizmiş de oluyoruz ve etrafımıza sınır çizdiğimizde de herkesi memnun etmemizin imkanı kalmıyor. Duygularımız Kıymetlidir Dünyaca ünlü Kanadalı doktor ve yazar Gabor Mate, “Vücudunuz Hayır Diyorsa” isimli ünlü kitabında mesajı alınmamış, yeterince duyulmamış, anlaşılmamız ve ifade edilmemiş her bir duygunun zamanla nasıl hastalık, depresyon ve derin mutsuzluk olarak bize nasıl döndüğünü, gerçek hayat öyküleri eşliğinde çok güzel anlatıyor. Duygularımız, kendi gerçeğimizin, ihtiyaç duyduğumuz sosyal çevrenin, koymayı arzu ettiğimiz sınırların, yaşamak istediğimiz hayatın çok güzel temsilidir; istediklerimizin ve istemediklerimizin dile gelmiş halidir. Duygularımızın dili ,bazen yalın, bazen ise karmaşıktır. Duygularımızın söyledikleri, bizi bazen mutlu eder, bazen o mesaj işimize gelmez. Duygularımız, mesajının alındığından emin olana kadar bizimle ilişkide kalır, bizimle konuşur. Ne derler bilirsiniz: Elçiye zeval olmaz.
Bloga dön