Meditasyon, yoga ve nefes pratikleri 1980’lerde Batı dünyasında çok popüler hale geldi. Bu öğretiler aracılığı ile Batı “kendine dön” teklifi ile tanıştı. Kişinin kendine dönmesi, kendine doğru bir yolculuğa çıkıp kendi ile bağ kurması, olanı olduğu gibi kabul etmesi, yavaşlaması, durmadan daha iyiye doğru ilerlemek için kendini zorlamaya son verip, kendine şefkat, anlayış sunması… Durmak, soluklanmak, kendi merkezinde kalmak… Tüm bu kavramlar, yaklaşımlar Batı’nın yorulmuş, başarı, en iyi olma, durmadan ilerleme hedefleri içinde kaybolmuş insanlarına biraz da olsun soluk aldırdı. Bugün Batılı bilim insanları yaptıkları araştırmalarla yoga, meditasyon, nefes pratiklerinin insanın fiziksel bedeni ve psikolojik durumu için ne kadar önemli ve şifalı olduğunu net olarak kamuoyunun önüne koyuyorlar. Bizler biraz durup yüzümüzü kendimize çevirmezsek bu dünyada kaybolup gidiyoruz. “Ben kimim?” “Nasıl hissediyorum?” “Kendimi nasıl desteklerim?” gibi sorular bu yüzden çok kıymetli. Peki yeterli mi? Galiba hayır.
İnceleme Önerisi: Great Loom Yoga Matları
Bir insanın “iyi olma”, “iyi hissetme” adına yüzünü tamamen kendine doğru çevirmesi, ilgisini, şefkatini sadece kendine yöneltmesi bizde tüm dünya sadece kendimizden ibaretmiş duygusu uyandırabilir. Bizim acılarımız, Bizim dertlerimiz, Bizim arzularımız, Bizim hayal kırıklıklarımız… Oysa dünya bizden ibaret değil. Her birimiz evrenin hem çok önemli bir parçasıyız hem de milyarlarca parçadan biriyiz. Herkes kadar önemliyiz, Bir o kadar da sıradanız.
Kendimizi tanımak, keşfetmek için yola çıkarken bu hayatı paylaştığımız diğer canlıları unutmamak çok kıymetli.Yaşamı kendimiz için güzelleştirmenin yollarından biri de başkaları için güzelleştirmeye çalışmak aslında.
Dinleme Önerisi: Şikayet Eden misiniz? Edilen misiniz?
Doğu öğretilerinin temeli bu dünyada her şeyin birbiri ile ilişkide olduğudur. Farkında olalım, olmayalım her birimizin hayatı bir diğerini etkiliyor, dönüştürüyor, değiştiriyor. Evrenin, daha küçük ölçekte içinde yaşadığımız toplumun bir parçası olarak kendimizi gördüğümüzde o topluma gönüllü olarak hizmet etmek, aslında kendi geleceğimize hizmet etmek anlamına geliyor. “İçinde bulunduğu toplulukta herhangi bir karşılık ya da çıkar beklemeksizin bir işi yapmayı kendiliğinden üstlenen kişi” anlamına gelen gönüllülük çalışması, bizim dünya ile ilişkimizi sağlamlaştıracak, kalbimizi ısıtacak, şefkat duygumuzu güçlendirecek bir toplumsal dayanışma ağıdır. Hayatın merkezine devamlı kendimizi ve yakın çemberimizdeki insanları koyduğumuzda, aslında kendimizi dar bir alana sıkıştırıyoruz.
Kalbimizi, emeğimizi, yeteneklerimizi geniş bir insan topluluğunun çıkarlarına ve faydasına açtığımızda ise kendimizi, kalbimizi başta tahmin edemeyeceğimiz kadar geniş bir alana açıyoruz.
Tarih boyunca insanlık hem güven, bolluk, sevgi arayışı içinde olduğu kadar kendini anlamlı hissetmek istemiştir; anlam arayışı, bu dünyaya iz bırakma istediği tüm kültürlerde, tüm toplumlarda kendini kuvvetli bir biçimde göstermiştir. Hayatta maddi olarak tatmin olmak, içimizdeki manevi tatmin ihtiyacını karşılayamıyor. Bir başkasının derdine derman olabilmek, kamusal bir amaç uğruna karşılıksız çalışmak, becerilerimizi, eğitimimizi, yeteneklerimizi başkaları ile paylaşmak kendimizi gerçek anlamda değerli ve anlamlı hissetmemizi sağlayacaktır. İçimizdeki şefkat, sevgi duygularını zenginleştirme, hayatla ve başkalarıyla bağ kurma ihtiyacımızı en derinden karşılamamızı sağlayacak olan gönüllülük çalışmaları, aynı zamanda öz şefkat halimizi destekleyecektir. Peki gönüllülük çalışması nedir ve ne değildir?
- Gönüllülük çalışması keyfi değil, üstlenilen sorumluluktur.
Bir gönüllülük çalışmasında, en baştan yapmayı üstlendiğimiz görev ve aldığımız sorumluluğa ne kadar süre ayırabileceğimiz konusunda dürüst olmamız ve bu taahhüdümüze sadık kalmamız çok önemlidir. Tıpkı iş yerleri gibi, gönüllülük çalışmaları da net bir disiplin gerektirir ve birinin yapmadığı bir iş, halkanın diğer bileşenlerini de olumsuz bir biçimde etkiler.
- Gönüllülük karşılık beklemeden yaptığımız bir eylemdir.
Devamlı teşekkür beklemek gönüllülük esasına aykırıdır; burada karşılıksız bir biçimde çalışmak, yapılan işin kendisinden tatmin olmak çok önemlidir. Hayata sunduğumuz emeğimiz hiç beklemediğimiz anlarda müthiş bir biçimde bize zaten geri dönecektir.
- Gönüllülük çalışması yargısız olmayı gerektirir.
Herkesi sevmek değil, herkesin iyi, sağlıklı, güvenli, diğer insanlarla eşit bir yaşamı hak ettiği ilkesinden beslenir. Gönüllülük çalışmalarında ırk, yaş, cinsiyet, sosyal statü, eğitim durumu, din, cinsel yönelim ayrımı kesinlikle yapmamak çok önemlidir. İçimizde bir grup insana yönelik küçümseyici, yargılayıcı düşünceler barındırdığımızı hissediyorsak, gönüllülük çalışması bu tür inançlarımızla yüzleşmemiz için çok kıymetli çalışmalar olacaktır.
- Gönüllülük çalışmaları kendi içsel gücümüzü keşfetmenin ve artırmanın önemli bir yoludur.
Önümüze çıkan güçlükleri yenmenin yollarını aramak, zamanını disiplinli bir biçimde yönetmeyi öğrenmek, kamusal fayda için önemli sorumluluklar üstlenmek eşsiz deneyimlerdir.
- Gönüllülük çalışmaları yüzümüzü umuda çevirir.
Televizyon ve sosyal medyada karşımıza çıkan ve kendimizi çaresiz, umutsuz, güçsüz hissettiren haberler karşısında endişeli ve pasif bir biçimde kalmaktansa, inandığımız bir alanda gönüllü olarak çalışarak işin bir yerinden tutmak bizi güçlendirecek ve hayatta karşı insiyatif kazanmamızı sağlayacaktır.
- Gönüllülük çalışmaları durmadan vermek demek değildir, aynı zamanda müthiş bir alma deneyimidir.
Hiçbir ilişki tek başına vermek ya da almak anlamına gelmez. Her ilişkide öğreneceğimiz, zenginleşeceğimiz bir alma-verme dengesi oluşur. Kendini hep veren taraf olarak üstün görmeden gerçekleştireceğimiz gönüllülük çalışmaları, kişiliğimizi hiç tatmin edemeyeceğimiz kadar zenginleştirecek bir deneyim haline dönüşecektir. Hepimizin dinlenmek, eğlenmek, rahatlamak, stresten kurtulmak için ezberimizde olan yaptığımız şeyler var. Gönüllülük çalışmaları ise bizleri derinden zenginleştirecek, kişisel sorunlarımıza daha geniş bir perspektiften yaklaşmamızı sağlayacak, kalplerimizi genişleyecek, yaşamla kurduğumuz ilişkiyi güçlendirecek bir zemin. Bu hafta sonunu biraz farklı geçirmeye ne dersiniz?
Çağla Güngör
Yin Yoga ve Mindfulness Öğretmeni