Koku ve Kök Çakra

Koku ve Kök Çakra

"Koku duyusu, insanlar ve tüm memeliler için hayati önem taşır” desek hiç de abartmış olmayız… Bir şeyin yenebilir ve içilebilir nitelikte olup olmadığını koku ile anlarız mesela. Biliyoruz ki hayatta kalmak için beslenmek de nefes almak kadar gerekli… İnsan, duyu organlarıyla ilgili kendini eğitti… Yani bir memeli hayvanın duyu organlarını kullanımı, fonksiyoneldir. Kendini korumak, avlanmak, hayatta kalmak üzere gözlerini, kulaklarını, burnunu vs. kullanır… İnsan ise bu fonksiyonelliklere bir de zevk eklemiştir… Gördüklerimize güzel, yediklerimize lezzetli, işittiklerimize ahenkli, tenimizde hissettiklerimize rahat, kokusunu aldıklarımıza mis gibi… diyebiliyoruz… Diğer yandan, özellikle kokulara tepkimiz güçlü ve ilkeldir. Bu nedenle de bazı kokuların etkilerini çok daha güçlü hissedebiliriz. Bebekken ve çocukken duyumsadığımız kokular bizde derin izler bırakmıştır.  
İnceleme Önerisi:
 
Okuma Önerisi: Kuru Dallardan Gelen Güzel Kokulu Şifa

Peki neden koku duyumuz bu kadar ilkeldir?

Koku sinirleri, burnun içinden başlar ve bunların doğrudan ön beyinle bağlantılı yolları bulunur. Yani duyu organlarından beyne, aracı sinapslar olmadan, doğrudan ulaşım söz konusudur. Sinaps dediğimiz, iletici bir mekanizmadır. Yani, bir nöronun veya sinir hücresinin başka bir hücreye sinyal iletmesine yarayan bir yapı. Koku siniri, aldığı sinyali yani kokuyu, merkezi sinir sisteminin başka bir bölümünden geçirmeden direkt serebral korteske ileten tek krinal sistemdir.
  • Serebral korteks: Beyin zarı; gri madde olarak da bilinir. İnsan beyninin en gelişmiş kısmı. Düşünme, algı ve dil gibi işlevlerden sorumlu.
  • Krinal sistem: Sinirlerin kafatası tabanındaki deliklerle ilişkileri. Koku almayı sağlayan sinir.
Okuma Önerisi: Koku Bizi Neden Etkiler?
Peki neden kokular aracılığıyla anılarımızı belirgin ve çarpıcı bir şekilde hatırlarız? Stanley Rosenberg, Vagus Sininin Şifa Gücünü Keşfetmek adlı kitabında bunu kokunun doğrudan serebral kortekse ulaşmasına bağlayarak şöyle açıklıyor:
‘Eski beynimizin’ serebral korteks bölümünün, hafıza oluşumunda kullanılan bir araç olması ilginçtir ki bu, hayatta kalma açısından oldukça mantıklıdır. Kokuların en güçlü ve en canlı anılarımızdan bazılarını oluşturmasının nedeni de budur.
 
İnceleme Önerisi:
 
Okuma Önerisi: Doğal Kokuların Faydaları

Kök çakramız ile kokuların ilişkisi

Çakra sisteminin ilk enerji merkezi, kök çakradır. Bu çakranın gelişimi, ana rahminde başlar ve birinci yaşa kadar devam eder. Hayattaki karşılıkları; yaşama dürtüsü, fiziksel ihtiyaçların anlaşılıp karşılanması, aile, iş ve para ile kurulan ilişkilerdir. Kök çakranın temel konusu; her şeyden önce hayatta kalmamızı sağlayan temel ihtiyaçlarımızın karşılanmasıdır. Yani beslenme, barınma, kendini güvende ve sevildiğini hissetme.  
Okuma Önerisi: Kök Çakra

Kök Çakra’nın Künyesi

Duyusu: Koku Egzersizleri: Fiziksel bedenimizde ayak tabanlarımızı, bacaklarımızı hissettiğimiz yoga pozları, yürüyüş, koşu gibi egzersizler yapmak kök çakrayı destekler. Rengi: Kırmızı veya siyah Gıdası: Protein Taşları: Siyah Obsidiyen, kırmızı mercan, yakut kök çakra taşlarıdır. Gölgeli duyguları: Korku, endişe, güvensizlik Olumlama cümlesi: “Ben güvendeyim” Bebekken ve çocukken temel gereksinimlerimizin nasıl karşılandığı, bugünkü tutumlarımızı belirleyecek kadar önemlidir. Bir annenin çocuğunu kaygı ve korkuyla doyurması, hastayken ona endişe ile bakım sunması, büyük olasılıkla o kişiye öfke ve/veya annesindeki gibi endişe duyguları olarak miras kalacaktır. “Kök ihtiyaçların” rahat ve güven verici şekilde karşılanması ise kök çakranın temellerini de sağlamlaştıracaktır… İnsan varlığının bakıma muhtaç olduğu bu kritik ve önemli süreçte içinde bulunduğu ortam ve bu ortamın kokusu, annesinin kokusu, babasının kokusu, kendisine verilen yiyeceklerin kokusu... işte tüm bunlar, o minik insanın kontrolü dışında bilinç dışına yerleşir. Ne ilginçtir ki bir bebek kendisine bakım verenin ilgisine, kendi kontrolü dışında doğrudan maruz kalır. Aynı şekilde yukarıda sözünü ettiğimiz insan beyninin anatomisi gereği, kokulara da bir süzgeçten geçiremeden maruz kalır. Bu, doğrudan dış dünya uyaranları ve muhatap olunan ilişkiler, insanın bir yavru olarak savunmasız olduğu zamanlarda kritik önem taşır. Kök çakranın besini proteindir çünkü duygusu olan “güvende hissetmek” için enerjiye ve güce ihtiyacımız vardır… Duyusu kokudur çünkü koku, yazının başında söz ettiğimiz gibi, en ilkel duyumuzdur. Beyin analiz etmez, yorumlamaz, estetize etmez, sadece koku gelir ve çağrışımı pat diye canlanır. Beslenme gibi temel bir ihtiyacımızı karşılamak için koklarız, bulunduğumuz alanın rahat ve güvende olup olmadığını anlamak için önce koklarız, geçmişimizde güvende ve rahat hissettiğimiz anlara ait bir koku duyduğumuzda güvende ve rahat hissederiz ve evet bunun tersi aynı şekilde yaşanır.

Kök Çakra Nasıl Dengelenir?

Diyebilirsiniz ki "Bebeklikten, çocukluktan kalma koku / korku çağrışımları artık bugüne kalmaz… Kocaman insanlar olduk, işimiz gücümüz var, aile kurduk vs." Olabilir… Bunların bazıları olmamış da olabilir… Kök çakranızın izini sürerken, yani kök çakranın konusu olan meselelerin sizde nasıl birer davranış ve duygu olarak kendilerini gösterdiklerini anlamak için kendinizi şu anlarda gözlemleyin:
  • Beklenmedik kokular duyduğunuzda, bir an için durun ve sizdeki duygu yansımalarına bakın.
  • Ev ya da iş değiştirdiğinizde, düzenli olarak, örneğin 21 gün boyunca kök çakra meditasyonu yapın. Bu çalışma sürecinde nasıl duygu ve düşüncelerle karşılaşıyorsunuz, notlar alarak ilerleyebilirsiniz.
  • Kendinizi güvende ya da güvensiz hissettiğiniz anlarda etraftaki kokuları da fark edin. Bir süre bunun gözlemcisi olun.
  • Palo Santo ve California White Sage (Beyaz Adaçayı) gibi doğal tütsüler eşliğinde meditasyonlar yapın. Bu meditasyonlarda, yani güvenle kendinize yaklaştığınız bu anlarda size doğal kokuların eşlik etmesi, belli duygu ve düşüncelerin koku ile ilişkisini yeniden düzenleyecektir.
İnceleme Önerisi:
 
Uygulama Önerisi: Topraklanma ve Köklenme Meditasyonu
Gün sonunda elbette geçmişten bize miras kalan gölgeli duygu ve durumlarla yaşamımızı geçirmek zorunda değiliz. Bunları sağaltmak, başkalarını suçlamadan önce bizim sorumluluğumuzda. Geçmişten çağrışımlarla gelen ve en ilkel duyu organımız dediğimiz kök çakramızla ilişkili olan burnumuzla / koku duyumuzla duyumsadıklarımız ve beliren duygular aslında artık birer şartlanmadır. Bunu unutmayalım. Koşullanmaları, yani ezbere gelen duygu ve düşünceleri dönüştürmek, kendimiz üzerimizde yapacağımız çalışmalarla mümkün…
İnceleme Önerisi:
Dinleme Önerisi: Çakralar ve Kıyısından Psikanaliz
 
Bloga dön