Pandemi Dönemine Nasıl Bir Aşk Hayatı ile Yakalandınız?
Geçen sene, 11 Mart tarihinde, Türkiye’de ilk Covid-19 hastası görüldüğünde ve sonu henüz görülmeyen pandemi dönemine girdiğimizde, kimimiz mutlu bir ilişki içindeydik, kimimiz hayatımızın aşkını arıyorduk, kimimiz işin eğlencesindeydik, kimimiz ise ilişkisinde mutsuz…
Pandemi, gündelik hayatın neredeyse tüm kurallarını, alışkanlıklarını, ezberlerini değiştirdi.
Çalışma, sosyalleşme mekanlarımız evlerimiz haline geldi; yemek masamız iş yerimiz, restoranımız, sınıfımız, kafemiz haline geldi, iş arkadaşlarımız, okul arkadaşlarımız ise kapının dışında kaldı. Bunları söylemesi ve yazması kolay ama, deneyimlemesi ezber bozucu. Evlere kapanmanın kitleler üstünde nasıl bir psikolojik ve sosyolojik etki bırakacağını şu anda net olarak bilemiyoruz. Biz insanlar hangi ülkede yaşarsak yaşayalım, kitleler halinde, yüzyıllardır çalışmak, okumak için sabahları evlerimizin dışına çıkar, akşamüstü de evlerimize dönerdik. Eğlenmek için gittiğimiz mekanlarımız, kafelerimiz, barlarımız, kulübümüz vardı. Hobilerimizi gerçekleştirdiğimiz sosyal alanları, sosyal birlikteliklerimiz vardı. Yoga stüdyolarımız, fitness merkezlerimiz, seramik, fotoğrafçılık, dil kurslarımız, yazı atölyelerimiz, kültür turlarımız vardı. Okul, çalışma, hobi alanlarımızda bizler sadece oranın gerektirdiği çalışmalar yapmıyor aynı zaman da sosyalleşiyorduk. İnsanlarla tanışıyor, farklı ilişki biçimlerini geliştiriyor, kendimizi farklı ilişki biçimleri içinde deneyimliyorduk. Yoga merkezinde insanlara davranış biçimimiz ile belki iş yerindeki davranış biçimimiz farklıydı… Seramik kursundaki bizle, evdeki ebeveyn halimiz arasında derin uçurumlar vardı… Zaman zaman tek başımıza şöyle bir şehirde tur atıp evimize dönmek belki bize iyi geliyordu… Değişti işte, pandemi ile tüm bunlar değişti… Onlarca değişik mekanda, arkadaş ve sosyalleşme grubunda geçen günlerimiz tek bir mekana sığmaya çalışıyor artık… Ya da sadece işe gidip geliyoruz, kafamızı dağıttığımız, yeni insanlarla tanıştığımız, değişik ilişki biçimleri kurabildiğimiz mekanlar geçici bir süreliğine hayatımızdan çıktı. Ve elbette tüm bu olanlar, ilişki durumumuz ne olursa olsun, aşk hayatımızı da derinden etkiledi Olan aşk hayatımızı ya da olmayan aşk hayatımızı…
İlişkimizde çok mutlu olsak da devamlı aynı evi paylaşmak ilişki dengesini bozabilir.
Böyle garip bir dönemde, hayatımızda kimse yoksa, umutsuzluğa kapılmamız çok doğal.
Peki bir ilişkimiz varsa kapanma döneminde onu nasıl canlı tutabiliriz? Bir ilişkimiz yoksa kapanma döneminde ne yapabiliriz? Aslında birbirinin zıttı gibi görünen iki durum için de yapabileceklerimiz hemen hemen aynı, biliyor musunuz? Nasıl mı? Gelin, 14 Şubat Sevgililer Günü öncesi beraberce bu meseleye bakalım… Sevgililer Günü hediyeleri için sitemizi ziyaret ediniz, mesela Çakra Taşlı Su Şişelerimiz...
1-Kendinize Vakit Ayırın:
İster ilişkiniz olsun, isterse olmasın iyi bir ilişki için kendinize vakit ayırmak atılacak en köklü adım.
Beraber olduğunuz kişiyle aynı evi paylaşıyorsanız gün içinde kendinize yalnız geçireceğiniz kısa da olsa bir zaman belirleyin. Bu zaman dilimini tam olarak gönlünüzce geçirin. Aynı evi paylaşmak her an aynı şeyleri yapmak zorunda olmak demek değildir. Bir ilişkiyi sürdürmek uzlaşmayı gerektirse bile, zaman zaman sadece kimseyle uzlaşmadan, pazarlık yapmadan, taviz vermeden ve suçluluk da duymadan sadece paşa gönlümüz ne istiyorsa onu yapmaya derinden ihtiyaç duyarız. Bir ilişkiyi özellikle de devamlı kapalı mekanlarda iyi bir biçimde geçirmeye çalışmak çok yorucu olabilir; bu yüzden rutin olarak kendinize yalnızlığınızı armağan edin. E, elbette söylemeye gerek bile yok, beraber olduğunuz kişinin de bu ihtiyacını anlayışla karşılayın.
Hayatınızda biri yoksa “Kendinize vakit ayırın” önerisi hakaret gibi gelebilir; “Yahu benim hayatım kendimle geçiyor zaten”, diyebilirsiniz. Kendine vakit ayırmakla, yalnız olma arasında büyük bir fark vardır. 24 Saat evde yalnız olabiliriz ama bu kendimize vakit ayırdığımız anlamına gelmez. Kendine vakit ayırmak demek, isteklerini, ihtiyaçlarını, arzuları görmek, insanın kendi iç sesine derin bir anlayışla yaklaşması demektir. Bizlerin duygusal açıdan beslenebilmesi için evet diğer insanlara ihtiyacımız var ama unutmayalım ki duygusal açıdan en önemli besin kaynağımız kendimiziz. Kendimiz kendimizi beslemeden dışarıdan takviye almaya hazır hale gelemiyoruz.
2-İstediğiniz İlişki Biçimini Fark Edin:
Hayatınızda biri var ama daha farklı bir ilişki biçimi hayal ediyorsunuz…
Hayatınızda biri yok, bir ilişkiniz olmasını çok istiyorsunuz… Hepimizin zihninde mükemmel bir ilişki biçimi var; çok sevdiğimiz o filmdeki gibi ilişki isteriz, arkadaş çevremizde gıpta ile baktığımız bir ilişki olabilir ya da sosyal medyada takip ettiğimiz çiftin ilişkini idealize ederiz. Halihazırda bir ilişkimiz olsa bile bu bizim başka ilişkilere imrenerek bakmamızı engellemeyebilir… İlişkimiz yoksa “Başkaları neden bu kadar şahane ilişkiler yaşıyorken ben yalnızım?” sorusunu sorabiliriz. O zaman gelin bu gizliden gizliye “haset etme” duygumuzu yaratıcı bir biçimde kullanabilir miyiz bir bakalım. Gıpta ettiğiniz ilişkilere dikkatli bir biçimde gözünüzün önüne getirin:
- Bu ilişkilerde neler hoşunuza gidiyor, sizi cezbediyor?
- O ilişkinin nasıl olduğunu düşünüyorsunuz?
- O ilişkide taraflar sizce birbirine nasıl davranıyor?
- Böyle bir ilişkiniz olsaydı hayatınızın nasıl olacağını hayal ediyorsunuz?
Tüm bu soruların cevapları yazın. Yazarken Türkçe’nizin, ifadelerinizin düzgün olmasına gerek yok, bölük pörçük, kesik kesik de olsa içinizden geldiği gibi yazın. Kendinizi hiç sansürlemeyin. İçinizden geldiği gibi yazın. Hayata dair yorumlarımızı, hayattan beklentilerimizi, isteklerimizi düşünürken hiç sorun olmaz da, onları yazıya dökmek her şeyi somutlaştırdığı için bizi utandırabilir, rahatsız edebilir. Hiç aldırmayın yazın… Ortaya ne çıktı? İdealize ettiğin ilişki nasılmış?
Not: Dışardan, sosyal medyadan görünen şeyler gerçeği yansıtmayabilir. Unutmayın ki siz de bir başkasının ideal hayatını yaşıyor olabilirsiniz. Hayatınızı renklendirmek için yoga pratiklerine başlayabilirsiniz
3- İdealinizdeki gibi bir ilişkiniz olsaydı hayatınızın nasıl olacağını hayal ediyorsunuz?
Bir önceki maddenin son şıkkından devam edelim. İdealinizdeki gibi bir ilişkiniz olsaydı hayatınızın nasıl olacağını hayal ediyorsunuz? Bu şık inanın bize çok önemli. Hiç üşenmeden uzun uzun ayrıntılarıyla madde madde yazın. Mesela:
- Çok hareketli bir hayatım olacağını düşünüyorum.
- Çok sevildiğim bir hayatım olacağını düşünüyorum.
- Kendimi güven içinde hissettiğim bir…
- Çok güzel bulunduğum bir ilişkim olduğunu…
- Zorlukları paylaşabildiğim…
- Her şeyi beraber yapmaktan zevk alacağım…
- Çok renkli bir hayatım…
- Ekonomik zorluk çekmeyeceğim…
- Hem en yakın arkadaşım hem de hayat arkadaşımla çok mutlu…
- Çocuklarımın olacağı…
- Yeni bir çevreye gireceği…
- Tek başıma gitmekten korktuğum ülkelere beraberce gidebileceğim…
- Beni yalnız duygumdan kurtaracak…
- Bu hayatımdan kurtulacağım…
Bu şıkları çeşitlendir, kendimize has hale getirebiliriz. Her şeyi bir anda yazmak zorunda değilsiniz, birkaç gün düşüne düşüne, aklınıza geldiğinde maddeleri ekleyin.
Uygulama 1
Sonra kimsenin sizi rahatsız etmeyeceğinden emin olduğunuz bir zaman diliminde alın elinize listenizi, tüm dikkatinizi vererek maddeleri teker teker okuyun. Her maddeyi okuduktan sonra gözlerinizi kapatın, üç kez nefes alın, verin ve kendinizi zihninizden, bedeninizden gelen çağrışımlara bırakın. Neler hissediyorsunuz? Yazdığınız maddeler size ne ifade ediyor? Zihniniz ilgisi olmayan alanlara da kayabilir, onları da dikkatlice fark edin. Bu çalışmayı istediğiniz sürede yapabilirsiniz.
Uygulama 2
“İdealinizdeki gibi bir ilişkiniz olsaydı hayatınızın nasıl olacağını hayal ediyorsunuz?”, sorusunun altında yazdıklarınıza dikkatlice bakın. Hangi maddeleri tek başınıza yapabilirsiniz? İçtenlikle cevap verin. Bir başkası olmadan, hayatımdaki kişi bana eşlik etmeden, idealimdeki gibi ilişkim olsaydı, sahip olacağımız düşündüğüm hayatıma ulaşmak için tek başıma yapabileceklerim neler? Ben tek başıma hayatıma neler katabilirim? Şimdi ve burada, kimseyi, bir şartın gerçekleşmesini beklemeden hayatım için neler yapabilirim? Meditasyon pratikleriniz öncesi mekanınızın havasını değiştirmek için Pala Santo kullanmayı deneyin...