Meditasyon Yapmamız için Dört Neden

Meditasyon Yapmamız için Dört Neden

Son zamanlarda karşımıza devamlı meditasyon yapma önerisi çıkıyor değil mi? Strese dayalı rahatsızlıklarda, yaşadığımız bedensel sorunlarda, mental problemlerimizde, duygusal zorluklarımızda önerilen tavsiyeler arasında mutlaka meditasyon pratiği de oluyor. Çoğumuzun ise meditasyon pratiğine ve uygulayıcılarına dair tonla önyargımız var; meditasyonun sıkıcı, saçma ve özenti olduğunu düşünebiliriz. Kültürümüze uygun bulmayabiliriz. “Meditasyon işe yarasaydı Hintliler bu halde olmazdı”, diyebiliriz. Adanmış yoga uygulayıcıları bile zaman zaman meditasyona oldukça mesafeli durabiliyorlar, itirazların ise bazıları:
  • Sıkılmak
  • Hareketsiz kalamamak
  • Zihni çok hareketli olduğu için düşünceleri durduramamak
  • Düşüncelerle baş başa kalmayı istememek
  • Gereksiz bulmak
  • Spiritüel olmamak
İtirazları daha da arttırabiliriz elbette ama çağdaş nörolojik araştırmalar meditasyon yapmanın sayısın faydasını çoktan önümüze serdi bile. Mesala:
  • Yaşla bağlantılı hafıza kaybını azaltıyor
  • Tansiyonu düzeltiyor
  • Odaklanma ve öğrenme kapasitesini arttırıyor
  • Stres hormonlarını azaltıyor
  • Mutluluk hormonların artmasına sağlıyor
  • Kronik ağrıları azaltıyor
  • Bağırsak hareketlerini düzenliyor
  • Bağımlılıklarla mücadeleyi destekliyor
  • Zor duygularla başa çıkmayı sağlıyor
  • Uyku düzenini sağlıklı bir hale getiriyor
  • Kaygı durumunu düzenliyor
  • Beyinsel işleyiş için anti-aging görevi görüyor
İnanın bize, tüm bu saydıklarımız da meditasyon yapmanın faydalarını sadece bir kısmı. Harvard, Oxford, MIT gibi dünyaca ünlü üniversitelerde yapılan araştırmalar bize gösteriyor ki, özellikle beyinsel faaliyetlerimiz için meditasyon yapmak çok önemli Tıpkı bedenimiz gibi beynimiz de zamanla yavaşlıyor, adım adım fonksiyonlarında azalma yaşıyor.
Meditasyonun ise beyin yaşlanmasına iyi geldiği artık tüm tıp otoriteleri tarafından kabul edilen bir olgu.
Çekilen beyin MR’larında, meditasyon uygulayıcılarının prefontal kortekslerinin oldukça genç kaldığı görüntülenmiş. Prefrontal korteks bölgesi bizim karar aldığımız bölgemiz. Bu bölge yaşlandıkça aldığımız kararlar da sağlıksız olabiliyor. Beynimiz yaşlandığında düşünme, planlama, algılama, kendimizi ifade etme yeteneklerimiz de azalıyor. Meditasyon pratiği ise bu azalmayı hissedilir ölçüde yavaşlatıyor. Meditasyon pratiklerinin vagus sinirlerini rahatlattığı artık biliniyor. Vagus siniri sağlıklı bir yapıda olduğunda bağ kurmak, şefkatli, toleransı ve daha az stresli olmak mümkün oluyor.
Bir taraftan da tüm bu “tıbbi” faydaların dışına meditasyon yapmak başlı başına zevkli bir şey.
Evet yanlış duymadınız; meditasyon yapmak çok zevkli bir şey. Gündelik hayatta o kadar çok sorumluluğumuz, yapmamız, tamamlamamız gereken görevimiz, işimiz var ki, şöyle gözlerini kapatıp şöyle sadece kendini bırakmak müthiş bir şey. Meditasyon yaparken ise başarılı olmak, iyi bir performans sergilemek zorunda değiliz. İyi meditasyon ya da kötü meditasyon diye bir kategori yok. Fiziksel hareketliliğimize son verdiğimizde tüm farkındalığımız kendi iç merkezimizde ne olup bittiğine yönelecektir ki bu çok kıymetli. Durmak, kendi içinde olup bitenin tanıdığı olmak, sessizliğin ve bir şey yapmak zorunda olmamanın keyfini çıkarmak meditasyonun bize başlı başına hediyeleri aslında.
İnceleme Önerisi: Great Loom yoga matları
Gelin meditasyon pratiğinin müthiş dört faydasına bakalım:
  1. Zor duygularla kalabilme kapasitemizi genişletir.

Hangimiz öfke, endişe, kıskançlık, hayal kırıklığı, üzüntü, yas gibi son derece zorlayıcı duygularla baş etmek zorunda kalmadık ki? Tepkimizi bazen sonrasında pişman olacağımız sert bir biçimde veririz ya da anında bu tür duygulardan kurtulmaya çalışırız. Ama bazen işte hayat bizi öyle bir hikayenin içinde koyar ki, kaçmak, sırtını çevirmek, görmezlikten gelmek imkansız olur. Çok kıskandığımız biri ile çalışmak zorunda kalabiliriz, bizi öfkelendiren biri ile her gün yüz yüze olabiliriz. Endişelerimizin önüne geçemeyiz. Tüm bu zorlayıcı duygular bizim birer parçamız. Zorlayıcı duygular tüketici olduğu için çareyi aşırı yemek yemek, alışveriş yapmak, dikkatimizi devamlı başka konularla dağıtmak gibi çözümlerde bulabiliriz ve böyle durumlar içindeyken meditasyon yapmak pek çoğumuz için çok zorlayıcı, hatta imkansız gibidir. Duygularımızın bir hikayesi vardır; öfkemizin, kıskançlığımızın, endişelerimizin… Bu hikayenin iyi karakteri, kötü karakteri, dramatik olay örgüsü, iniş çıkışları vardır. Dikkatimizi devamlı duygumuzun hikayesinde tuttuğumuzda, duygumuz güçlenir. Bizler duygularımızı çözebilmek, sönümlendirmek için onlar hakkında devamlı düşünürüz.
Meditasyon pratiğinde ise yorum yapmayı, düşünmeyi bir yere bırakıp zihnimizden geçen her düşüncenin, kalbimizdeki her duygunun, bedenimizdeki her hissin sadece tanığı oluruz.
Duygularımızı, onların bizde bıraktığı etkileri fark etmemiz gerekli. Duygularımız benliğimizin derinliklerinden gelen elçiler; onlara sırtımızı çevirme lüksümüz yok. Gündelik hayatta, analitik düşünme tarzı ile elbette duygularımızı analiz edip, nasıl davranmamız gerektiğini çözmeye çalışacağız. Meditasyon yaparken ise onları gözlemlemek, zihnimize üşüştüklerinde onlarla kalabilmek, gündelik hayat pratiğimizde de cesaretle zorlayıcı durumlarla başa çıkmamızı sağlayacaktır. Meditasyon pratiği zorlayıcı duygularımızla diyalog içinde olmak için müthiş bir araç.
İnceleme Önerisi: Mini Zen Bahçelerini düzenlemek rahatlatıcı, meditatif bir eylem
  1. Mutlu, neşeli hallerimizin tadını doyasıya çıkarmamızı sağlar

Şimdi belki şaşıracaksınız ama mutlu, neşeli ve sevinçli olduğumuzda da meditasyon yapmak bize zor ve anlamsız gelebilir. Bizi besleyen, güçlendiren, neşelendiren duygular, içimizden dışarı doğru akmak ister, hayata bağlanmamızı teşvik ederler. Oysa mutluluğumuzla baş başa kalmak çok zevklidir. Bizi iyi hissettiren ya da coşturan duygular içindeyken şöyle bir köşeye çekilip gözlerimizi kapadığımızda sistemimiz hissettirdiği her duygunun adeta hücrelerine kadar nüfuz etmesinin tanıklığını yapacaktır. Bizler çok mutluyken bazen odağımız mutluluğumuzdan başka alanlara kayabilir; kendimizi “Mutluluğumuzu nasıl sürekli hale getiririm”, temalı planlamalar yaparken bulabiliriz. Zihnin odağı çok çabuk değişir. Meditasyon ise “o” anki duygularımız neyse ona odaklanmamızı sağlar ki kendimizle bağ kurmak için bu çok kıymetlidir.
İnceleme Önerisi: Yaşam mekanlarımızın enerjisini temizlemek için
  1. Belirsizlik anlarında merkezimizde kalmamızı sağlar.

Meditasyon yaparken analitik bir biçimde düşünmeyiz, sorunlarımıza çare bulmaya çalışmayız. Tüm bunlar gündelik hayatın bir parçasıdır. Nefes farkındalığı ya da beden tarama meditasyonları dikkatimizi şimdiki anda toplamamızı sağlarlar:
  • Şu anda bedenim nasıl?
  • Bedenimdeki hisler neler?
  • Nefesim, nefesimin temposu nasıl?
  • Rahat nefes alabiliyor muyum?
Hayat bazen bize sadece bir belirsizlik sunar. Önümüzü göremeyiz, sanki koyu bir sisin içindeymişiz gibi gelir bize. Sistemimiz için ise belirsizlik çok zorlayıcı olabilir; bizler her şeyin kontrol altında olduğunu hissetmezsek kendimizi güvende de hissetmeyiz. Bu yüzden belirsizlik anlarında kendimizi panik olmuş, gergin ve yanlış kararlar alırken bulmak mümkün.
Böyle dönemlerde sakin olup dikkati sadece içinde bulunduğumuz ana toplamak köklendirici ve güçlendirici bir çalışma olacaktır.
Geleceği göremediğimiz zamanlarda, merkezimizi kaybetmemek için o anki mevcudiyetimiz ile bağ kurmak ve meditasyon pratiği yapmak en büyük yardımcılarımızdan biri haline gelecektir.
İnceleme Önerisi: Meditasyon pratiğinin ayrılmaz parçası, malalar
  1. Meditasyon yapmak güzeldir

Belki de uzun süredir meditasyon yapan bir arkadaşınız bunu size zaten söylemiştir: Hiçbir fayda, yarar gözetmeden ve beklemeden meditasyon yaparken alacağımız zevk bile meditasyon yapmamız için yeterlidir. O anki duygu durumumuz, zihinsel ve fiziksel halimiz nasıl olursa olsun, insanın kendini sessizliğe, sakinliğe, hareketsizliğe bıraktığında, her şey yerini çok güzel bir dinginliğe bırakacaktır. Gündelik hayat koşuşturması içinde fark etmediğimiz zihinsel ve fiziksel yorgunluğumuz meditasyon pratiği sayesinde onarıcı dinlenme ile buluşacaktır. Evet meditasyonu “onarıcı dinlenme” dinlenme olarak kabul edebiliriz. Mesela çok yorgun bir biçimde eve döndünüz ve kendinizi kanepeye attınız. Bedeniniz dinleniyor ama zihniniz hala iş yerinde başınızdan geçen tatsız olayda; olayı kafanızdan geçiriyorsunuz, kah kendinizi suçluyorsunuz, kah karşınızdakini, vs. Böyle bir durumda dışarıdan dinleniyormuş gibi görünseniz bile sisteminiz dinlenmiyor aslında. Meditasyon pratiğinde ise iradi bir biçimde yorumlamayı, analiz etmeyi bir tarafa bıraktığınız için bu iç hesaplaşma zamanla sönümlenecektir. Ortaya çıkan şey ise… Hadi, onu da siz deneyimleyin.

Çağla Güngör

Yin Yoga ve Mindfulness Öğretmeni

Yogabiz.pro

Bloga dön