Neden Şikayet Ederiz? Günlük hayatta bizi zehirleyen 7 neden

Neden Şikayet Ederiz? Günlük hayatta bizi zehirleyen 7 neden

Asla mutlu olmayan birini tanıyorsanız, sakince gözlemleyin onu… Nelerden şikayet ediyor? Şikayet ettiği konuların ortak özellikleri neler mesela? Biz hemen bunlardan bir tanesini, "büyük olasılıkla dış etkenler" diye not düşelim ve biraz daha açalım. Şikayet konularının öne çıkan ortak özelliklerinden biri, şikayet nedeninin dış etkenlere bağlı olmasıdır… Oysaki hatırlamakta yarar var: Mutluluk ve memnuniyet içten gelir. Ancak bazı insanlar şikâyet etmeyecekleri bir dünya idealize ederler ki bunu yapanlar genelde mükemmeliyetçi karaktere sahiptir ve bu idealize edilen duruma bir türlü kavuşamazlar. Bunun sonu da sürekli şikayet ve yorgunluktur… Özetle mutluluk, aranarak ve mükemmelleştirme çabalarıyla adresinde bulunmuyor. Mutluluğun adresi tam da kalbinizde. İçinizdeki potansiyelde.

“Hiçbir şeyin yeterince iyi olmaması”nın nedenleri

Bazı insanlar için ağzınızla kuş tutsanız yine de olmaz… Şu hayat ona asla iyi görünmez. Olumsuzluk, yaptıkları hemen hemen her şeye damgasını vurur. Gökyüzü ne kadar güneşli olursa olsun ya da ne kadar para kazanıyor olursa olsun, işler tatmin edici değildir. Benim bu konudaki kökten çözüm önerim psikanaliz olsa da her çözüm herkese uyacak diye bir şey olmadığı için konuyu bu merkezde tutmak yerine nedenlere odaklanmak istiyorum. Nedenlere odaklanırken gelin bir de dürüstlük yemini edelim: Bunca lafı belki de etrafımızdaki birini düşünüyormuş gibi yapıp kendimize de yöneltebiliriz… Neden olmasın? Bunda hiçbir sorun olmadığı gibi tam tersi bu yazı belki de bazı konularda kendimizle karşılaşma fırsatı sunar bize. Böylece şikayet döngüsünü kırmak üzere adım bile atabiliriz… Buradaki en önemli konu, kendinizi ya da bu yazıyı okurken aklınıza gelen kişi ya da kişileri acımasızca yargılamamanız… Kendinizi yargılamadan aynaya bakın ve 7 nedeni gözden geçirin.
Yazılanları “mindful” bir zihinle okuyun… Açık, yargısız bir farkındalıkla, sakince ve nazikçe…

Neden 1: Gerçekte ne istediğinden tam emin olamamak ya da ne istediğini bilmemek

Bazen insan tam olarak ne istediğini bilmediği için asla tam olarak tatmin olamaz. İşin daha da ilginç yanı, yanıtı dışarıda ararlar oysaki yanıt içeridedir. Siz şimdi en iyisi onu bunu bırakın ve kendinize içtenlikle cevap verin: Bu hayatta ne istediğinizi biliyor musunuz? Kısa bir an için gözlerinizi kapatın… Omurganız uzun olsun. Derin bir nefes alın ve verin… Ve sorun kendinize: “Ben, gerçekte ne istiyorum?” Gelen yanıtı ya da yanıtları yargılamayın… Kendinizi yargılamayın. Sadece izleyin… Belki çok para… “Ama nasıl olur”unu düşünmeyin. Belki meslek değiştirmek… “Ama nasıl olur”unu düşünmeyin. Belki yeni ilişkiler… “Ama nasıl olur”unu düşünmeyin.
Sadece isteklerinizle yüzleşin ve onları kendinize şefkat duyarak kabul edin. Şikayet etmek yerine, gerçekte ne istediğinizi keşfe çıkın.

Neden 2: Minnet duygusunun yanından bile geçmemek…

Şükretmenin gücünü biliyor musunuz? Belki bazılarımız “şükredecek bir şey mi var ki şükredeyim” diye içinizden geçiriyorsunuz… Çok emin bir şekilde bunu da not düşelim ki mutlaka vardır… Şu anda bu satırları okuyan gözleriniz için şükredin mesela… Bu yazıya ulaşmanızı sağlayan, kullandığınız araç için… Kendinize ayırdığınız bu zaman için… Gerisini ve çok daha fazlasını bulabilirsiniz mutlaka… Hayatta şükredecek pek çok şey bulmak; aksaklıkları, sorunları görmezden gelmek değildir. Zaten çözülmesi gerekenler için şikayet etmiyoruz, harekete geçiyoruz. Bu önemli püf noktayı unutmayalım. Bir insan, sahip olduklarına şükretmezse tatmin olmaz. Sanırım bu yeteri kadar açık. Şükretmeyen insanlarda genellikle şöyle bir tutum görebiliriz; hayat onlara ne kadar iyilikler ve güzellikler sunarsa sunsun görmezler, sürekli başka arayışlar içine girerler. "Arayış içine girmenin nesi kötü?" demeyin, bu kişilerin arayışı tatminsizlik ve stres dolu olur. Kabul, şükür, minnet duygularıyla yapılan arayışlar ise hayata derinlik katmak üzerinedir.

Neden 3: Geçmişe çakılıp kalmak

Genelde kalıp cümle, "geçmişte yaşamak"tır ama sürekli geçmişin muhasebesiyle var olan birinin yaşadığını pek sanmıyorum. O nedenle buna "geçmişe çakılıp kalmak" demek daha doğru olur. Geçmişte donma hali, bir zamanlar yaşadığınız güzel duygular, ilişkiler vs. de olabilir, birinin sizi üzdüğü zamanlardan çıkamama da olabilir. Neden olumlu ya da olumsuz olsun fark etmez; sonuçta eğer siz de böyle biriyseniz, 'şimdi'yi kaçırıyorsunuz demektir. Şimdide ve burada olmayan bir zihin için "canlı bir zihin" diyemeyiz. Geçmişe sıkışmak, şu anda hiçbir şeyin yeterince iyi olmadığı hissini verecektir. Zihninizi canlandırmak ve bu ana taşımak, bu anın güzelliğini fark etmektir.

Neden 4: İşleri yarım bırakmak şikayeti tetikler

Başlanan bir işi tamamlamadan bırakmak, tatmin duygusunu ortada bırakır. Örneğin ilginizi çeken bir projeye başladınız ve yarım bıraktınız… Bu zihnin katmanlarında yer eder ve rahatsızlık verir. Sizi gerçekten mutlu etmeyen, hayal kırıklığına uğratan bir şeylere de girişmiş olabilirsiniz. Ancak bunu mutlaka ince eleyip sık dokuyarak değerlendirin ve vazgeçme gerekçelerinizi rasyonel olarak belirleyin. Ardından vazgeçtiğiniz işin ya da hobinin dosyasını zihninizde tamamen kapatın. Ancak burada ince bir çizgi var. Bunu yaptıktan sonra bıraktığınız her ne ise artık onunla ilgili olumsuz yargılarda bulunmayın. Sizin o proje ile işiniz yoksa, artık enerjinizi, zihninizi ona vermenize, şikayet etmenize gerek yok. Olur da pişman olup tekrar denemek isterseniz de kendinize o alanı elbette açık tutun.  Bir işi yarım bırakıyorsanız şikayet ederek bunu yapmayın, gerekçelendirin, anlamlı ise yolunuza devam edin. Projeden projeye atlamak yerine birinci nedendeki soruyu kendinize sorun: “Ben, gerçekte ne istiyorum?”

Neden 5: Sadece olumsuzluğa odaklanmak

Bunun çok çekici ve rahatsız edici bir tarafı vardır çünkü hayatta temelde iki motivasyon bulunur: olumsuz ve olumlu. Ya olumlu bir zihniyetle ya da olumsuz bir zihniyetle bir şeyler yaparsınız. Bazı insanlar hayattaki olumsuz şeylere o kadar çok odaklanırlar ki bulundukları şartları, sahip olduklarını asla görmezler ve bunlardan hiç memnun olmazlar. Memnuniyetsizlik de şikayet üzerine şikayet ile kendini gösterir. Siz siz olun, negatif duyguları harekete geçme yakıtınız olarak kullanmayın. Bir süre sonra yakıtınız hızla tükenecektir ve sizi de zorlayacaktır.

Neden 6: Finansal istikrarsızlık

Parayla saadet olur mu? Sanki pek çoğumuz "evet" diyor gibi… Parasız saadetin pek olacağını düşünmeyenlerdenim. Böyle düşünmekte de hiçbir terslik yok elbette. Ancak tüm şikayet nedenlerini paraya bağlayıp sürekli parasızlıktan ya da finansal istikrarsızlıktan şikayeti bünyeye zarar olarak görürüm. Bir kişi imkanlarının üzerinde yaşamaya çalışırsa bu onu yorar. Çabayı imkanları zorlamada değil, imkanları artırmada kullanmak doğrusudur. "Yapıcı ve verimli ne tür çalışmalar yapabilirim" diye düşünmekle başlanabilir mesela şikayet etmek yerine… Şükretmenin, elinden gelen çabayı göstermenin gücüne inanın.

Neden 7: Özsaygı eksikliği

Çok önemli bir konuya geldik… Özsaygısı ciddi derecede düşük olan kişilerin genellikle hiçbir şeyden asla memnun olmadıklarını biliyor muydunuz? Bunun nedeni, ne kadar çok başarırlarsa o kadar takdir göreceklerini düşünmeleridir. Ancak işler öyle yürümüyor… Konu mutluluğu dışarıda değil içeride aramaya geldi yine… Böylece bir daireyi tamamlamış oluyoruz. Kendimize saygı duymak, her şeyden önce kendimizi koşulsuz bir kabul ile başlar. Şefkatle ve nazik bir şekilde kendini kabul, bir sonraki adımda destekleyicimiz olacaktır. Bir sonraki adım, ne istediğimizi bilmektir… Ve sonrası da harekete geçmek, işleri yarım bırakmamak, sorumluluk almak, bununda doğal sonucu olarak finansal istikrara ulaşmak ve sevdiğimiz uğraşlarla, maddi güvenle öz değerimizin bilincinde olmak. Diğer türlü yakıtı devamlı dışarı aramak; asla doymayan ve devamlı beslenmek isteyen ağzı açık bir çocuktan farksız hale getirir bizi. Bir kişi, kendi değerini bulana kadar her zaman iltifat, güvence ve güvenlik arayacaktır. Her şey bizim öz gücümüzde. Bunu keşfetmek için en güvenli yollardan biri de meditasyon.  

Nilüfer Eyiişleyen yogabiz.pro

Bloga dön