Şifanın ve Şamanizmin Coğrafyası

Şifanın ve Şamanizmin Coğrafyası

Son zamanların en çok kullanılan kelimelerinden biri de şifa… Tarihe baktığımızda; Arapça’dan dilimize yerleşen bu kelime, 1069 yılına tarihlenen alegorik ve didaktik eser Kutadgu Bilig’de karşımıza çıkıyor: “şifa koldı rabdın” (tanrıdan şifa diledi). Bu köklü kelimenin içeriği, çağrışımları, insanda oluşturduğu beklentiler de aslında pek değişmedi. Şifa bulmak, derdimize çare aramak ya da bir derdimiz olmasa da sağlığımızı korumak için tıbbın bize sunduklarının yanı sıra alternatif ve doğal olana ilgimiz insanlık tarihi boyunca, bugün de canlı bir şekilde devam ediyor. “İyileşme, tedavi” gibi anlamlara gelen şifa, dilimizde daha çok doğal yöntemleri çağrıştırıyor. Tedavi ise daha çok Batı tıbbını... Bizim konumuz ise şifanın coğrafyası… Anadolu kültüründe şifa ve şifacılık çok yerleşik. Bizim topraklarımızda da tıpkı Güney Amerika’da Peru’da olduğu gibi Şamanizm vardı. Doğayla iç içe geçmiş, doğayı merkezine alan ve onu önceliklendiren bir nevi inanç sistemi Şamanizm. Kadın Hastalıkları/Doğum Uzmanı Prof. Dr. Sebahat Atar’ın Türklerde Kadın Şifacılar başlıklı sunumunda belirttiği ise Şamanizm’in bir dinden ziyade düşünce tarzı olduğu. Bugün Şamanik uygulamalar, sunduğu şifayla hayatlarımızda.

Şamanizm Nedir?

Bu sorunun yanıtını yazmak yerine sevgili Şamanik Rehberimiz Sinem Topçu’dan dinlemeniz için bu satırlarımıza link verdik. Lütfen tıklayın. Anadolu’da “geleneksel şifacılık” deyince akla bitkiler, müzik, tılsımlar, tütsüler, ritüeller geliyor. İç Anadolu bölgesinde, özellikle Kapadokya civarında şifalı bitkilerin ve bunlarla yapılan şifalı ilaçların yaygın olduğu biliniyor. Kapadokya Üniversitesi’nin bu alanda düzenlediği bir çalıştay metninde, şifacılığın Anadolu topraklarında ne kadar da köklü olduğu şu cümleyle aktarılmış: “Bu bölge, antik dönemlerden Tarsuslu Dioskoridos (MS 1. yüzyıl) ve Kapadokyalı Aretaeus’tan (MS 1-3.yüzyıl) başlayıp, Kapadokyalı Arsenios (1840-1924) gibi isimlerle 19. yüzyıla, hatta günümüze kadar devam eden ‘şifa çalışmaları’nın hiç durmadığı bir bölgedir.” Coğrafyamızın şifacılığında bitkilerin yeri çok önemli. Özel karışımların, bir araya getirilme teknikleriyle tedavi edici hale getirilmeleri şamanlar tarafından yapılıyordu. Bugün de bu Şamanik uygulamalardan günümüze uzanan bilgiler var. Kozmetikten detoksa, astımdan bağışıklık sistemine, mide bulantısına, gribe, kabızlığa, bağırsak sorunlarına… Bu şekilde uzayıp giden bir liste, Anadolu topraklarında uygulanan bitkisel, doğal şifa yöntemlerinde çare bulabiliyor. Şamanların yanı sıra Anadolu’da lokman hekimler, erenler, ocaklılar, yadacılar da vardı. Bedensel rahatsızlıkların dışında şamanik uygulamalarda ayrıca ruhsal arınma çalışmaları da dikkat çeker. Doğanın koynunda hayata başlayan ve zamanla doğa ile arasına mesafe koyan insan, doğal yöntemlerle şifalanmaktan vazgeçemiyor. Pek çok coğrafyanın kendine göre şifa yöntemleri var. O bölgenin koşullarına bağlı olarak şekillenen hastalıklarda olduğu gibi şifa yöntemleri de bölgenin bitkisine, havasına, suyuna göre şekillenmiş. Geçmişinin Erken Taş Devrine kadar uzandığını bildiğimiz Şamanizm; Orta Asya’dan Anadolu’ya, Güney Amerika’dan Uzak Doğu’ya, Hindistan’dan Afrika’ya, Avustralya’dan İzlanda’ya, Grönland’dan Alaska’ya geniş coğrafyalarda kendini gösteriyor. Şaman kelimesinin kökeni için rivayetler de bu çeşitliliği doğrular nitelikte… Bunlardan biri; Budizm’in ilk dönemlerinde kullandığı Hindistan’daki Pali dilindeki “samana” sözcüğünden türetildiği. Samana, ruhlardan esinlenen kişi demekmiş. Aslında akla çok uygun geliyor. Yine Hindistan’da kullanılan yoga felsefesinin de dili olan Sanskrit dilinde “samana” Budacı rahip anlamına geliyor. Yuçen dilinde ise "şan-man" büyücü anlamına geliyor. Mircea Eliade, Şamanizm adlı kitabında, bu inanç sisteminin ve şifa uygulamalarının Anadolu’yu da kapsayan Asya şaman topluluklarında, Amerika Kızılderililerinde, Avustralya yerlilerinde pek çok ortak noktaya sahip olduğunu vurguluyor.    

Nilüfer Eyiişleyen Yogabiz.pro

Bloga dön