Verimli Olmak Ne Demek?

Verimli Olmak Ne Demek?

Verimli topraklar… İş yerinde düşen verim… Çok verimsiz bir hafta sonu… Verim elde edememek… Hayatının en verimli çağlarını harcamak… Çok verimli bir süreç… Son derece verimli bir sanatçı… “Verim” kelimesini daha başka onlarca farklı yerde kullanabiliriz. Türk Dil Kurumu’na göre verim kelimesinin anlamı:
  1. Ekilen, biçilen, bakılan, işletilen, yönetilen bir şeyin ürün olarak verdiği sonuç ya da bu sonucun niceliği
  2. Ortaya çıkan, beklenilen sonuç
Verim kelimesinin kalbinde yatan şey ise “sonuç”. Bir şeyin verimli olup olmadığını elde ettiğimiz sonuçtan ölçebiliyoruz.
Özellikle iş yerlerinde, üretim yapılan veya tarım sektöründe yapılan işin, verilen emeğin “verimli” olup olmadığını elde edilen sonuçtan kestiriliyor. Peki ya gündelik hayatta kullandığımız “hayatın en verimli çağları”, “vaktini verimli kullan” “verimsiz işlerle uğraşma” gibi ifadeler? Mesela “hayatın en verimli çağları” ile kastedilen gençlik dönemleri. Peki çocukluk veya yaşlılık dönemleri verimsiz mi? “Vaktini verimli kullan” ile söylenmek istenen şöyle bir şey mi? -Programlı ol, zamanını boş yere harcama, her dakikanı değerlendir, mesela yemek yaparken podcast dinle, yolda giderken bir yabancı dil öğren, televizyon seyrederken dumbell ile kollarını güçlendir… Peki ya “vaktini verimsiz işlerle geçirme” ile söylenmek istenen şey? Pek tabii ki saatlerce sosyal medyanın devamlı akan paylaşımlarında, videolarında, yorumlarında kendimizi kaybettiğimizde günün sonunda elimizde sadece yanan gözlerimiz ve kendi anatomik yapısına aykırı bir biçimde yorulan bir baş parmak kalıyor ama eğer verimli olmak eğer “ortaya çıkan sonuç” ise bazen de ortaya çıkan bir sonuç olmamasına rağmen o zaman diliminde kendimizi iyi, huzurlu, tatmin olmuş hissedebiliriz. Verimli olmak tanımını iş yerlerinde, üretim merkezlerinde kullandığımızda elbette anlamlı bir yere oturuyor. Ama galiba özel hayatlarımıza taşıdığımızda zaman zaman doğru bir ölçü olmuyor.
Okuma Önerisi: Hayatımızda Yin Yang Dengesi Oluşturmak
Hayatımızın bir yin yang dengesi Yin kavramı, sessizliği, derinde olmayı, karanlığı, soğuğu, ayı, hareketsizliği, katılığı, geceyi, kış mevsimini, kemikleri, toprağı, teslim olmayı, köklenmeyi ifade ederken, Yang kavramı, gündüzü, sıcağı, yaz mevsimini, kasları, dışarda olanı, hareketi, çaba harcamayı, güneşi, gökyüzünü, ateşi ifade eder. Verimli olmak ise yapmakla, oluşturmakla, yaratmakla ilgili olduğu için son derece yang bir kavram. Verimli olmak adeta bizim "yapan" halimiz. Zamanımızı, emeğimizi, yeteneklerimizi, irademizi, fiziksel ve manevi gücümüzü bir araya getirerek hedeflediğimiz bir amaca, sonuca ulaşmak için kendimizi organize etmemiz. Hayata ise devamlı verimli olmak gözlüğünden bakmak hem imkansız hem tatsız hem de yorucu. Çünkü bizlerin aynı zamanda durmaya, kalmaya, dinlenmeye, kendini bırakmaya, teslim olmaya da ihtiyacımız var. Bir hafta sonunu arkamızda bıraktığımızda belki bakacağız ki ne bir film seyretmişiz, ne bir müzeye gitmişiz, ne yürüyüş yapmışız, ne de tek bir sayfa kitap okumuşuz… Somut olarak hiçbir şey yapmamış olabiliriz. Günün sonunda elimizde saatlerimizi nasıl geçirdiğimizi gösteren bir “şey” geçmeyebilir. Kendimizi iyi ve tatmin olmuş hissediyorsak bu anları verimsiz geçirdiğimizi söyleyebilir miyiz?
İnceleme Önerisi: Zamanı yavaşlatmanın en zevkli yöntemi
Peki hiçbir şey yapmadığımız sürenin ardından nasıl hissediyoruz? Hiçbir şey yapmamak bizi iki türlü hissettirebilir:
  1. Kendimizi son derece dinlenmiş hissedebiliriz.
Sanatsal faaliyetlerle uğraşmak, yoga veya spor yapmak elbette çok önemli ama bazen de dışardan bakıldığında “verimsiz” gibi görünen günlere kendimizi bırakmak çok iyi gelebilir. Bedenen ve zihnen kendimizi hareketsizliğe, sakinliğe, yavaşlığa ve yumuşaklığa bıraktığımızda aslında toprağımızı nadasa bırakmış gibi oluyoruz. Üretmek için dinlenmeye, gerçekten dinlenebilmek için de çalışmaya ihtiyacımız var. Bedenimiz gibi zihnimiz de yorulur. Zihnimizi dinlendirebilmek için meditasyon pratiği gibi dış ve iç uyarıcılara karşı bir süre tepkisiz kalmak, doğaya çıkmak, kulaklarımızı, gözlerimizi doğa içinde dinlendirmek bizleri güçlü bir enerji ile dolduracaktır
İnceleme Önerisi: Yoga pratiği ihtiyacınız olanı size verir
  1. Kendimizi uyuşmuş ya da yorgun hissedebiliriz.
Arka arkaya dizi izlemek, bütün gün kanepeden kalkmamak, çok uzun süre uyumak kendimize vakit ayırmak, dinlenmek dediğimizde aklımıza ilk gelecek eylemler olabilir ama bir günü böyle geçirdiğimizde daha da yorgun ve uyuşuk bir biçimde bulabiliriz kendimizi. Dolayısıyla dinlenmek için çıktığımız yolda, dinlenmek için yapmayı seçtiğimiz şeyler bizi daha da dibe çekebilir. İlk başta sorduğumuz sorunun cevabını belki artık verebiliriz. Yani, “Verimli Olmak Ne Demek?” Cevabımız şu olabilir mi sizce? Verimli olmak seçtiğimiz yöntemlerle büyük ölçüde niyetimizi gerçekleştirebilmektir. Dinlenmeyi istiyorsak, bu niyetimiz doğrultusunda kendimize en uygun “dinlenme” yöntemini bulabilmek, mesela örneğin koşmak, toprak işleriyle uğraşmak, yoga yapmak gibi. Her birimizin ihtiyacı diğerinden farklı. Vaktimi nasıl verimli değerlediririm sorusuna ezbere cevaplar vermek yerine, "Şu anda ne yaparsam kendimi iyi hissederim?" sorusu daha işlevsel olabilir. Gerçekten dinlenmemizi sağlayacak olan şey, yarım kalmış ve bu yüzden zihnimizi çok meşgul eden işlerimizi tamamlamak olabilir. Ya da; Takvimiz çok dolu olmasına, yapılacak bir sürü işimiz olmasına rağmen kısa bir meditasyon ve yoga molası vermek gerçek anlamda verimli olmamızı sağlayacaktır. Ve aslında her şey gelip şu soruda karşılığını buluyor: Nasıl hissediyorsun? Verimli ve mutlu Verimli ve mutsuz Verimsiz belki ama mutlu Verimsiz ve mutsuz  

Çağla Güngör

Yin Yoga ve Mindfulness Öğretmeni

Bloga dön