Yeni başlangıçlar heyecan vericidir. Adettendir, yeni bir yıla girmeden önce, pek çoğumuz hayatlarımızın direksiyonunu istediği yöne çevirmek, yaşamımızda istediğimiz değişiklikleri oluşturabilmek için bazı kararlar alırız. Aslında 31 aralıkla, 1 ocak tarihleri arasında değişen hiçbir şey olmayacak, hayat eskiden nasıl akıyorsa yeni yılla beraber öyle akmaya devam edecek. Bu gerçeği içten içe biliriz. Gene de istemediğimiz alışkanlıklarımızı bırakmak ve hayatımıza yeni alışkanlıkları yerleştirebilmek için yeni yıl, hafta başı, yaş günleri gibi sembolik günleri başlangıç tarihleri olarak seçme eğilimindeyiz. Bu sembolik günlerin öncesinde “Nasıl olsa yakında bunları yapmayı bırakacağım ya da şunu şunu yapmaya başlayacağım”, diyerek eski alışkanlıklarımıza sıkı sıkıya sarılarak yaşayarak geçirdiğimiz olmuştur günlerimizi.
Okuma Önerisi: Kendine İyi Bakmanın Yolları
İster karar verir vermez uygulamaya başlayalım, isterse yeni yıl gibi belirli bir tarihte, hayatımıza aldığımız kararları nasıl kalıcı bir hale getirebiliriz? Sizlere bazı önerilerimiz olacak:
-
Aldığınız kararlar size uygun mu, emin olun
Bazen aldığımız kararlar bize uygun olmaz. Evet, daha sağlıklı olmak, hayatımızı düzene sokmak, üretkenliğimizi artırmak, vs. için yerinde kararlardır ama işte bizim sistemimize uymaz. Mesela: Sağlıklı olmak için koşmaya karar veririz, ama koşmak dizlerimizi çok ağrıtır. Yeni bir beslenme sistemine geçeriz, kendimizi devamlı yorgun hisseder, parmağımızı oynatmaya gücümüz olmaz. Bir hobi edinmeye çalışırız, yakın arkadaşımızla gittiğimiz kurs bizi açmaz bir türlü. Örnekleri çoğaltabiliriz.
- O alışkanlığı edinmeyi gerçekten istiyor muyuz?
- Aldığımız o kararı uygulamaya yürekten kararlı mıyız?
- Yapmak istediklerimiz bize uygun mu?
- İlgimizi çekiyor mu?
Bazen ailemizden, çevremizden etkilenerek bazı kararlar alabiliyoruz. Bu tür kararları sürdüremiyoruz, çünkü bir şekilde, çeşitli sebeplerle bize uymuyor, içimiz kabul etmiyor. Böyle durumlarda kendimizi ne kadar zorlarsak zorlayalım, bir süre sonra devam etmek neredeyse imkansız geliyor ve öyle bir bıkkınlığa geliyoruz ki bırakıveriyoruz. Şunu önersek size; hazır yılın henüz başındayken, aldığınız yeni yıl kararlarıyla ilgili meditasyon yapmanızı, ne dersiniz?
Uygulama Önerisi: Şöyle sessiz, sakin yalnız kalacağınız bir köşeye çekilin ve bağdaşta rahat edeceğiniz bir oturuşta ya da kanepeye uzanarak, kendinize dair aldığınız kararları zihninizden geçirin. Bu kararları almakla nasıl hissediyorsunuz?
- Aldığınız kararları düşünürken planlama yapmayın, Onları sorgulamayın,
- Zihninizden geçen düşüncelere kapılmayın,
- Onlara cevap vermeyin,
- Sadece aldınız kararları suya atılan taşlar gibi teker teker içinize bırakın.
- Nasıl hissediyorsunuz?
- İç sesiniz ne diyor, fark edin.
- Zihniniz aldığınız kararlarda sizi destekliyor mu?
- Zihniniz size yapamayacağınızı mı söylüyor?
Yeni yıl kararlarınız zihniniz tarafından destekleniyor mu? Bunu fark etmek ve yol haritanızı buna göre şekillendirmek oldukça önemli. Belki zihninizle bir konuşma yapmanın zamanı gelmiştir. Ona "Yapabilirim, canım", demenin...
-
Alışkanlıkların otoritesine yüz vermeyin
“İç sesinize güvenin”, derler sık sık... Peki iç sesimiz sandığımız şey, ya alışkanlıklarımızın hafif kibirli, buyurgan ve değişiklikten hiç hoşlanmayan sesi ise? Evet, masum iç sesimiz ve yukarıda tarif ettiğimiz alışkanlıklarımız sesi çoğunlukla birbirine karışabiliyor. Alışkanlıklarımıza sıkı sıkıya sarılırız. Hepimiz biliriz, yeni bir şey öğrenmek, yeniye adapte olmak zorlar çoğumuzu... Hem bedenimizde hem de zihnimizde alışkanlıklarımız oldukça güçlüdür. Mesela beslenme sistemimiz bağırsaklarımızdaki bakterileri belirler; devamlı şekerli gıdalar yiyorsak, bağırsaklarımızda bakteri yapısı buna uyumlu olur ve canımız aslında o bakterilerin canının çektiği şekerli gıdaları ister durmadan, biz de şekerli bir şeyler yemezsek enerjimizin düştüğünü sanırız. Hemen hemen tüm alışkanlıklarımız sistemimizde kendine has yöntemlerle yer edinirler; uyku sistemimiz, beslenme biçimimiz, hareket etmeyle ilişkimiz vs. Çoğu zaman alışkanlıklarımızın üstümüzdeki gücünün farkında olmadığımız için biz bu adaptasyonu “kişiliğimiz” sanırız. Oysa ne beslenme şeklimiz, ne hareket etmeye hayatımızda ne kadar zaman ayırdığımız ne de vaktimizi nasıl geçirdiğimiz bizim kişiliğimiz değil, sadece alışkanlıklarımızdır.
İnceleme Önerisi: Yoga yapmak bedensel ve zihinsel dinamizm kazandırır.
Alışkanlıklarımıza değişmez gözüyle bakar ve onları kişiliğimizin temel yapı taşları olarak görüp farkında varmadan onlara sıkı sıkıya sarılırsak hayatımıza dair aldığımız kararların kalıcı olma şansı elbette olmaz. Eski alışkanlıklarla yeni alışkanlıkların yan yana yürümesi zordur. Yeni olanı hayatımıza dahil edebilmek için eskiyle vedalaşmamız gerekir. Bu da zaman, irade ve sabır gerektirir. Yapmamız gereken ise bırakmak, değiştirmek istediğimiz alışkanlıklarımıza "kişiliğimiz" demekten vazgeçip, onlara, huylarına sularına çok alıştığımız kalıcı olmayan misafirlerimiz gözüyle bakmamız olacaktır. Alışkanlıklar kişiliğimiz değildir, zor olsa da değişebilirler.
-
İradeli olmak ve akışa bırakmak arasındaki fark
“Akışa bırak” cümlesinin son yıllarda çok sık duyar olduk.
- Teslim ol,
- Direnme,
- Bırak ne olacaksa olsun…
Elbette, hayat bizden daha büyük. Dışarda kocaman bir dünya, kontrol edemediğimiz binlerce dış faktör var. Peki sigarayı bırakmayı da mı akışa bırakalım? Hareketsizlikten zayıflayan kaslarımızı, kireçlenen eklemlerimize “Bırak, ne olacaksa olsun” mu diyelim? Gecenin bir yarısı deli gibi kek, çörek isteyen midemize de mi “direnme” diyelim? Hoşumuza gitsin gitmesin hepimiz iradeli olmayı öğrenmeliyiz. İrademizi kullanmak özsaygı yolunda atacağımız önemli bir adım olacaktır. Kendimiz için aldığımız kararlara sadık kalmak sonrasında çok iyi hissettirir. İyi hissetmek, o anda içimizden geldiğini gibi davranmaktan öte, yaptığımız şeyin sonuçlarını önceden görebilmek ve sonuç üstünde denetiminin olmasıdır.
-
Rutininize sadık kalın, içinizdeki sesin dediğinin tersini yapın
İnsanın zihni çok acayip:
- Evini tertipli ve düzenli tutma kararı almışsındır, sabah uyanırsın, içinden bir ses “Boş ver ya, bugün de yatağını toplama”, der.
- Yogaya başlarsın, hoşuna da gider, işten gelirsin, yoga yapmaya hazırsındır, kafanın içinden geçen ses “Bütün gün çok yoruldun, gel şöyle, geç kanepeye, güzelce uzan”, der.
- Beslenme şeklini değiştirirsin, araya abuk sabuk yiyecekler sokmaya çalışır…
- Kitap okumak istersin, “kalk bir maillerine bak” diye seni sık boğaz eder…
İnceleme Önerisi: Great Loom Palo Santo Setleri
Zihnimizin bu yapısı, alışkanlıklarımızın gücü günümüzde insan davranışları üstüne yapılan en büyük araştırma konularından biri. Peki biz bu konuda ne yapabiliriz? Basit, gündelik rutinler oluşturup, onlara sadık kalabiliriz. İçindeki ses ne derse desin, insanın yatağını toplaması, yorgun olmasına rağmen yoga matının üstüne çıkıp yumuşak bir yoga akışı yapması, zihin her yemek yemeğe gittiğinde, otomatik olarak buzdolabına gitmemek ve belki meditasyon yapmak gibi… Unutmayın ki, sistemimiz dinlenmek, akışa bırakmak, kendini olduğu gibi kabul etmek istemesinin yanı sıra, iradeli olmak, iç gücü hissetmek, kendi iradesi ile tanışmaya da ihtiyaç duyar. Aldığımız kararları hayatımızda kalıcı hale getirmek yang tarafımızı onurlandırmaktır aslında. Kolay gelsin.