Yeni Yılda Yeni Bir “BEN” Mümkün Mü?

Yeni Yılda Yeni Bir “BEN” Mümkün Mü?

Hem evet, hem hayır! Gelin önce şunu netleştirelim; “yeni yılda yeni bir ben mümkün mü?” derken neyi kastediyorsunuz? 31 Aralık’tan 1 Ocak’a geçtiğimizde bir anda bambaşka, hayallerimizdeki hayatı yaşayan bir insana elbette dönüşemeyiz. Ama bizi rahatsız eden, enerjimizi emen, kendimizi sabote etmemize neden olan alışkanlıklarımızı bir plan, program dahilinde değiştirebilir, konfor alanlarımızdan dışarı çıkabiliriz. Bir günümüzü geçirme biçimimizi bize “hizmet” edecek şekilde örgütlediğimizde evet “yeni bir ben” mümkün. İster yeni yılda, isterseniz “şimdi ve burada”. Pek çoğumuz yaş günlerimiz ya da yeni yıl öncesini kendimize, hayatımıza bir bakmak, nasılız, ne yapıyoruz diye sormak için vesile olarak görüyoruz. Kendinden, hayatından memnun, kendini huzurlu ve tatmin olmuş hisseden bir kişinin zaten “yeni bir ben mümkün mü?” sorusunu sormak aklına bile gelmez. Eğer geleceğe dair planlarımız, arzularımız varsa, şimdiki varoluş şeklimizde bizi rahatsız eden, tatmin etmeyen bir şeyler hissediyorsak, bu hislerimizden rahatsız olmak yerine, bu hislerimizi derinlerden gelen birer elçi olarak görmekte fayda var.

Belki beslenme sistemimiz bizi artık yoruyor ya da hayatın içinde sıkışmış ve gergin hissediyoruz, belki sigarayı, içkiyi bırakmak, yeteneklerimizi değerlendirmek istiyoruz. Suni bulduğumuz bir takım ilişki ağlarından çıkıp, kalben bağ kurabildiğimiz ilişkilere sahip olmak istiyoruz.

Devamını siz getirin…

Hepimizin geçmişi, yetişme şekli, geleceğe bakışımız farklı; hayattan beklentilerimiz, arzularımız, isteklerimiz, ihtiyaçlarımız da farklı… İsteklerimiz, arzularımız ne olursa olsun öyle temel bir takım şeyler var ki onları hayatımıza dahil ettiğimizde hayattan beklentilerimiz, arzularımız, ihtiyaçlarımız ne olursa olsun, o zemin üstüne kurabiliriz. Anlayacağınız bu yazı “Yeni Yılda Yeni Bir Ben Nasıl Yaratılır?” yazısı değil. Sizlerle zamandan ve mekandan azade, istediğimiz hayatı inşa ederken bizi destekleyecek, bize güç verecek, sırtımızı dayayacak bir zemin oluşturma yazısı. Aynen pasta tabanı gibi… Bir pastayı güzel yapan ve adını veren kullanılan pasta kremasıdır. Örneğin, naneli ve çikolatalı pasta ya da çikolata likörlü, vanilya kremalı pasta gibi. Sosu, süslemesi, kremasının özü ne olursa olsun, sağlam, tutucu özelliği olan, temiz, sağlıklı, doyurucu bir pastaya zemin oluşturacak bir pasta tabanına ihtiyacımız var. İşte aşağıdaki önerileri, pandispanya olarak düşünün; süsü, kreması size ait olacak…
  1. Hareketi Hayatınıza Sokun

Great Loom Blog'una bir göz atarsanız, yoga pratiğine ve hareket etmenin önemine dair bir sürü yazı bulabilirsiniz. Bunun sebebi, hayır yoga matı sattığımız için değil; hareket etmenin önemini elimize geçen her fırsatta tekrarlıyoruz çünkü yoga yapmanın dışında pilates, yürüyüs, qigong çalışmaları, yüzme gibi fiziksel pratiklerin gücüne tüm kalbimizle inanıyoruz. Bu pratiklerin insan hayatına ve sağlığına kattığı değeri bilimsel araştırmalar da söylüyor. İşiniz, yaşam biçiminiz ne olursa olsun içinize sinen, size uyan bir hareket disiplinini hayatınıza sokun. Hareket etmemek, bedenimizi tamamen statik bir halde bırakmak günümüz yaşam biçiminde çok kolay. Kolay ama bir taraftan da sağlığımız için büyük bir tehdit. Kaslarımızın, kemiklerimizin, eklemlerimizin, fasyamızın bilinçli, dikkatli, bedenimize saygı duyarak yaptığımız hareket disiplinlerine ihtiyacı var. Hareketsiz kaldıkça yıllar içinde bedenimizde farkına varmadığımız bir dolu sağlıksız oluşumlar gerçekleşiyor. Hareketsiz, katı bir beden, sabit, esnek olmayan katı bir zihinsel düşünce biçimi yaratıyor. Çıkın o yoga matının üstüne, başından sonuna bir yoga dersi yapmasanız bile bırakın bedeniniz sağa sola devrilsin.  
Okuma önerisi: En İyi Yoga Matı 
 
İnceleme Önerisi:
  1. Zihninizi Dinlendirin

Ne demek istediğimizi anladınız; evet meditasyon yapın. Şimdi telefonlarımızın, bilgisayarlarımızın bile bir kapasitesi var değil mi? Zaman zaman fotoğraflarımızı, dosyalarımızı siliyoruz ya da harici hard diske aktarıyoruz. Peki zihnimize neden aynı özeni göstermiyoruz? Bir insan ortalama günde 70 bin şey düşünüyormuş ve on binlerce dış uyarıcıya maruz kalıyormuş. Zihninizin halini gelin siz düşünün artık... Biz farkına varmadan zihnimiz o kadar çok şeyi barındırıyor ki hangisi işine yarıyor, hangisi yaramıyor artık ayırt edemiyor bile. Meditasyon, zihnimiz için, içinde barındırdıklarını fark etme ve kendini dinlendirme pratiği. Genel inanışın tersine düşüncelerinizi durdurmaya çalışmak zaten çalışmanın özüne aykırı. Sadece zihninden, kalbinden neler geçiyor fark et. Fark ettikçe fark edilen düşünceler, duygular bize kendilerini göstermelerinin gönül rahatlığı ile güçlerini kaybedecekler. Podcast&Video bölümümüzde pek çok değişik meditasyon pratiği çalışmasını bulabilirsiniz. Deneyin, başarısız ve kötü yapılan bir meditasyon yoktur. Kötü meditasyon yapmanıza imkan yok, inanın bize. Bu kadar ağır bir yük taşıyan zihninize telefonunuz kadar değer verin, lütfen.  
Okuma Önerisi: Beyaz Yakalılar Yoga ve Meditasyon Yaparsa
 
İnceleme Önerisi:
  • Kabul Edin

  • Spiritüel çalışmalarda hakkı yenen, kolaylıkla yanlış anlaşılan bir şey şu “Kabul Edin” önerisi. Kabul edin derken, hayatta değiştirebileceğimiz haksızlıklara, adaletsizliklere boyun eğin demiyoruz asla. Patronunuzdan hak ettiğiniz zammı elbette isteyin. Hayvanlara yapılan işkenceye karşı mücadele edin. İş yerinde mobbing'e uğruyorsanız, çevrenizden destek isteyin, hukuksal haklarınızı kullanın. Hayatta değiştirebileceğimiz tonlarca can sıkıcı, yürek dağlayıcı şeye karşı ayağa kalkabiliriz. Ama…
    • Maalesef annemizin, babamızın artık yaşlandığı gerçeğini değiştiremeyiz.

    • Uzun bir süre çok mutlu olduğumuz beraberliğimizde artık mutlu olmadığımız gerçeğini değiştiremeyiz.

    • Çocuğumuzun kendine bizim hayallerimizin çok dışında bir hayat çizdiği gerçeğini değiştiremeyiz.

    • Kendi denetimimiz dışında nahoş bazı olayların başımıza gelmesine engel olamayız.

    • 2020 yılı zaten pek çoğumuza hayatı bazen değiştirmeye gücümüzün yetmeyeceğini göstermedi mi?

    “Değiştiremeyeceğim şeyleri kabul ediyorum” demek, bize ferahlık, rahatlık ve alan açar. Enerjimizi, gücümüzü daha sağlıklı, uzun vadede herkes için daha faydalı bir şekilde kullanmamızı sağlar. Değiştirebileceğiniz her şey için gücünü kullan. Değiştiremeyeceğin şeylerle beraber yaşayacak gücü kendinde bulabilmek için kabul et.
    1. Konfor Alanından Çık

    Hepimizin yapmaktan çok hoşlandığı şeyler, bulunmaktan büyük keyif aldığı yerler, vakit geçirmekten haz aldığı insanlar vardır. Buralarda kendimizi belki güvende, iyi, sevilen hissederiz ve başarılı buluruz. Bu tür birliktelikler rutini, güveni ve iyi hissetmeyi barındırır. Bu alanların kendine has ritüelleri vardır, bizi şaşırtmazlar, kötü sürpriz yoktur. Ama… Bizlerin büyüyebilmesi, canlanabilmesi, sinir sistemimizin uyuşmaması için yeniliklere, belirsizliğe, şaşırtmalara, ezber dışına çıkmaya ihtiyacımız var. Konfor alanımız farkında olduğumuz olmadığımız ezberlenmiş bir sürü zihinsel ve bedensel alışkanlıklardan oluşuyor. İstediğimiz yeni alışkanlıkları hayatımıza sokabilmek için adımımızı o rahat konfor alanı odamızdan dışarı atmamız gerekli. Evet biz insanların, güvene, sevgiye, ritüellere, ilişkisel sıcaklığa çok ihtiyacımız var ama dediğimiz gibi, belirsizliğe, kendi kendimizi aşmaya, rotamızı yeniden oluşturmaya da ihtiyacımız var, hem de çok.  
    Okuma Önerisi: Şimdi Yavaşça Otomatik Pilotunu Devre Dışı Bırak

    Çağla Güngör

    yogabiz.pro

    Bloga dön