Yogadan Öğreneceğimiz Dört Şey

Yogadan Öğreneceğimiz Dört Şey

Yoganın saymakla bitmeyen fiziksel ve psikolojik faydaları var. Hemen aklımıza gelenleri sayalım:
  1. Kasları ve iskelet sistemini güçlendirir,
  2. Bedensel koordinasyonu arttırır,
  3. Tansiyonu düzenler,
  4. Kronik ağrıların azalmasını destekler,
  5. Hafızayı güçlendirir,
  6. Hormonal dengeyi düzenler,
  7. Yağ yakımını arttırır,
  8. Bağışıklığı yükseltir,
  9. Metabolizmayı hızlandırır,
  10. Öğrenmeyi pekiştirir,
  11. Vücudu sıkılaştırır,
  12. Kilo vermeyi kolaylaştırır,
  13. Sinir sistemini dengeler,
  14. Fasya dokusunun yapısını iyileştirir,
  15. Eklem ve kıkırdak sağlığını korur,
  16. Sosyal ilişkileri güçlendirir,
  17. Kişinin kendine güvenini arttırır,
  18. Kalp sağlığını korur,
  19. Kan şekerini düşürür,
  20. Esnekliği artırır,
  21. Mutluluk hormonlarının salınımını destekler,
  22. Böbrek üstü bezleri düzenler,
  23. Kalp sağlığını korur,
  24. Bedenin dengesini korumasını sağlar,
  25. Uyku kalitesini arttırır,
  26. Akciğerlerdeki toksinlerin atılmasına yardımcı olur,
  27. Omurgayı esnetir, güçlendirir,
  28. Kan akışını hızlandırır,
  29. Kemik erimesinin azaltılmasını destekler,
  30. Menapoz ve mestural dönemlerindeki sıkıntıları azaltır,
  31. Solunum sistemini iyileştirir.
Sağlık durumumuz, kilomuz, yaşımız ne olursa olsun, kendimize ve ihtiyaçlarımıza uygun bir yoga stili kolaylıkla buluruz
“Yoga herkes içindir”, lafı boşuna değil, herkes yoga yapabilir.
Bedenlerimizin, zihnimizin, psikolojik yapımızın sağlıklı ve dengeli olabilmesi için hareket etmemiz gerekli. Yukarıda saydığımız faktörler dediğimiz gibi hemen aklımıza gelenler. Bir de yoga pratiğinin bize sunduğu başka hediyeler var ki, gerçekten bunlar çok kıymetli. Gelin, nelermiş bu "hediyeler" birlikte bakalım:
  1. Şiddetsizlik

Antik Hindistan’nın dili olan Sanskrit dilinde Ahimsa kelimesi “Şiddetsizlik” anlamına gelir. Yoga felsefesinin en önemli kurallarından biri, hiçbir canlıya şiddet uygulamamaktır. Ahimsa kısaca, öldürmemek, kimseye hakaret etmemek, eziyet çektirmemek, kimseyi yargılamamak, kötülük ile şiddete başvurmadan mücadele etmek demektir. Ahimsa ilkesine göre, hayattaki her şey, her canlı birbirine bağlıdır. Bir canlıya hangi şekilde olursa olsun şiddet uyguladığımızda aslında farkına varmadan kendimize de şiddet uygularız. Hayatta attığımız her adım, başkalarına davranış biçimimiz mutlaka bizi de benzer şekilde etkileyecektir. Yoga matının üstüne çıktığımızda Ahimsa/Şiddetsizli ilkesi bizim için adeta başka bir anlam kazanıyor: Kendimize karşı şiddetsizlik… Yoga pratiği aslında, başlı başına, yoga matı üstünde kendimize karşı şiddetsiz bir tavrı öğrendiğimiz bir alana dönüyor. Geçmişimizde jimnastik, bale gibi egzersiz disiplinleri yoksa, bedensel olarak güçlü değilsek, yogaya ilk başladığımız dönemlerde yoga pozlarında zorlanabiliriz. Bedenimizdeki güçsüzlük ve katılık yoga matı üstünde sabrımızı zorlayabilir. Her birimizin bedenin kendine has bir hareket etme ezberi var; yoga duruşları bu ezberi yerle bir ediyor. Pek çok yoga pozunda zorlanmak, pozları sosyal medyada gördüğümüz “yoga influserları” gibi yapamamak, bulunduğumuz yoga sınıfında diğer öğrencilerin pratiklerinin bizimkinden çok daha iyi olması, vs. gibi sebeplerden dolayı derin bir hayal kırıklığına uğrayabiliriz. Kendimizi diğer kişilerle kıyaslamak ve bu kıyaslama sonucu kendimizi beceriksiz, yetersiz bulmak, bedenimizi hazır olmadığı yoga asanalarını yapmağa zorlamak,  yoga pratiğine fiziksel acıya rağmen devam etmek, yoga matının üstünde deneyimleme ihtimalimiz olan kendimize şiddet uygulamanın örnekleridir. Yoga pratiğimizde “Şiddetsizlik” ilkesini uygulayabilmek için yapmamız gerekenler:
  • Bedenimizin fiziksel sınırlarına ve o anki yapabilme potansiyeline saygı duymak,
  • Öğrenme kapasitemizi ve hızımızı eleştirmemek ve onu olduğu gibi kabul etmek,
  • Kendimizi başkalarıyla asla kıyaslamamak
Kendine karşı kaba, yargılayıcı ve şiddet dolu bir tavır ile binlerce saat yoga yapsak da yaptığımız şey sadece bir takım fiziksel hareketler olur. Yoga bundan çok daha fazlası aslında…
  1. Bedeninin sınırlarına saygı duymayı öğrenmek/Olanı kabul etme

Her birimizin doğuştan getirdiği bir kemik yapımız var. Daha sonra da çocukluğumuzdaki, gençliğimizdeki sağlık tarihçemiz ve yaşam biçimimiz ( ne kadar hareketli bir gündelik hayatımız vardı? Hangi sporları yaptık, vs) gibi faktörler yetişkinliğimizdeki bedensel yapımızı büyük ölçüde belirliyor. Kaç yaşında başlarsak başlayalım, düzenli yoga ve pilates pratikleri bedenimizin genel formunu, esnekliğini, kas ve eklem yapısını vs. elbette değiştiriyor ama yoga pratiklerimizi ne kadar düzenli yaparsak yapalım sahip olduğumuz eklem ve kemik yapısını kökten değiştiremiyoruz. Azimle üstünde ne kadar çalışırsa çalışsın, bazı yoga pozlarını bazı bedensel özellikteki kişiler yapamıyor; kalçasının eklem yapısı izin vermiyor, daha önce geçirdiği bir ameliyattan dolayı dizleri hassas oluyor, vs… Bazen de yoga pozları o anki  duygusal yapımıza iyi gelmediği için yapmaktan kaçınıyoruz. Örneğin, içimizdeki derin sıkıntıdan dolayı öne eğilme pozları bizi çok zorluyor ya da sosyal fobimiz varsa geriye büküldüğümüz yoga asanaları bizi korkutuyor, vs… Peki sırf bazı yoga pozlarını yapamıyoruz diye “Yoga bizde işe yaramıyor” diyebilir miyiz? Koskocan bir hayır! Aslında bazı yoga pozlarını yoğun pratiklere rağmen “yapamamak” bizi önemli bir yere götürüyor: Kendini olduğu gibi kabul etme… Kendi gerçeğine sahip çıkma… Başka bir bedenin hayalini kurmamak… Kendini “yapabildikleri” üstünden tanımlamamak… Performans odaklı olmamak… Fiziksel ve enerji bedenini iyi tanımak… Günümüzde pek çoğumuzun fiziksel görüntüsüyle ilgili sorunu var; kilo vermek için, gençleşmek için, hayallerimizdeki gibi görünmek için durmadan bir çaba içindeyiz. Yoga pratiklerinde ise kemik, iskelet, eklem yapımız ile tanıştıkça ve onları olduğu gibi kabul etmeyi öğrendiğimizde görünen dış bedenimizi de kabul etme ve sevmek yolunu da kendimize açmış oluyoruz. Bu dersleri alabildikten sonra hangi yoga pozunu yapmışsın, yapmamışsın zaten hiç önemli değil…
İnceleme Önerisi: California White Sage ile evinizin havasını tazeleyin
  1. Bedeninin gelişme potansiyeline tanıklık etme/Hayat hayal edemeyeceğimiz değişimlere açık

Gençlik, fiziksel olarak güçlü ve esnek olmak yoga pratikleri için elbette oldukça destekleyici ve avantajlıdır. Ama yoga pratiklerinde ilerleme kaydetmenin başlıca yolu düzenli bir biçimde, aksatmadan, sabırla, bedenimize saygı göstererek yoga matının üstüne çıkmaktır. Düzenli ve kendi seviyemize uygun bir yoga pratiği ile bedenimizde oluşacak değişiklikler ise kelimenin tam anlamıyla muazzamdır. Sabırlı ve düzenli bir yoga pratiği ile, ilk başlarda hiç yapamayacağımızı düşündüğümüz yoga pozları bizim için yapılabilir hale dönüşürler. Beden, kendine karşı her davranışa ve muameleye aynı şekilde karşılık verir; iyi, saygılı davranırsan sağlıklı olur, iyi hisseder, kötü, zorlayıcı ve sert davranırsan, sakatlanır, hastalanır, sağlıksız hisseder. Denklem aslında çok basit, öyle değil mi?
Fiziksel olarak güçlenmek, esnemek, kendi yapabilme gücüne tanık olmak insanın kendine karşı güvenini ve memnuniyetini arttırır.
Başlarda gözümüzü korkutan orta ve ileri seviye yoga pozlarını yapabildiğimiz görmek bedenin gelişme potansiyeline tanıklık etmektir. Ve “Hiç olmaz” dediğimiz şeylerin sabırlı bir çalışmayla bir gün gerçekleştiğini görmektir aslında… Yani aşağı bakan köpek ya da plank pozunda kollarınız, bacaklarınız titriyor ve pozda 3 saniye bile kalamayacak gibi hissediyorsanız bilin ki, gün gelecek bu pozlardan müthiş zevk alacaksınız ve hatta pozların içindeyken dinlenmeyi öğreneceksiniz. Kesin bilgi, yayalım…
İnceleme Önerisi: Yoga Blokları, pratiğinizin destekleyicileri
  1. Kendi gerçeğinle yüzleşmek

Şu cümleyi belki siz de duymuşsunuzdur; “Yoga matının üstünde neysen, gerçek hayatta da O’sun.” Peki sizin: Yoga pratiği sırasında aklınızdan neler geçiyor? Kendi kendinize neler söylüyorsunuz? Yoga pozlarını “yapabildiğinizde” nasıl hissediyorsunuz? Kendinizi diğer insanlardan farklı, üstün görüyor musunuz? Yoga pozlarını “yapamadığınızda” aklınızdan ne tür düşünceler geçiyor ve tavrınız ne oluyor? Yoga pratiğinizi başkalarının pratikleri ile kıyaslıyor musunuz? Yoga pratiği sırasında bedeninizden gelen sinyalleri, mesajları dikkate alıyor musunuz? Yoga pratiği sonrasında dinlenmek için kendinize fırsat veriyor musunuz? Yoga pratiğinizde hırslı mısınız? Yoga pratiğinizde hayal kırıklığına uğruyor musunuz? Neden?
Bunlar bizim gerçeğimiz işte. Bu sorularda “Yoga pratiğinizde…” ifadesinin yerine “Hayatta…” kelimesini koyun ve bakın cevaplarınız aynı mı?
 

Çağla Güngör

Yin Yoga ve Mindfulness Öğretmeni

 

Bloga dön