Duyu organlarımızın bize sunduklarını kontrol edebilir miyiz? Edemeyiz. Her an bir kaynaktan sesler işitebilir, her an gözümüze bir ışık vurabilir ya da önümüzden bir şey geçebilir, tenimize bir şey değebilir, bir anda pek çok kaynaktan kokular duyabilir, ağzımızın içindeki tadın değişimine tanık olabiliriz… Uyaranların birer verici olduğunu varsayabiliriz ve bunları kontrol edemediğimiz gibi alıcı olarak düşünebileceğimiz duyu organlarımızı da aslında kontrol edemeyiz. Onların görevi sinyali almak ve beyne iletmek. Mesele de burada başlıyor. Duyduğumuz bir kokuyu yoga felsefesinden yola çıkarak söylemek gerekirse, gündelik zihin diyebileceğimiz ‘manas’la algılayıp tanımlıyoruz. Hikayesini yazan ise zekâmız, hafızamız, bilinçdışımız, bizi biz yapan birikimlerimiz. Sizin için bir parkta kaydettiğim beş duyu meditasyon çalışmasında kontrolümün mümkün olmadığı durumlar gerçekleşti. Meditasyonun oyun bahçesi Minyatür Zen Bahçelerimize buradan ulaşabilirsiniz.
Örneğin uygun bir alan bulup oturduğumda hava bulutluydu ve güneş gözlerime gelmiyordu. Video kaydına başlar başlamaz güneş açtı ve gözüm kamaştı, konuşmam devam ederken kısa süre sonra ise bir köpek ısrarla havlamaya başladı. Arkamda mıydı, yanımda mıydı, bana mı havlıyordu, derdi neydi bilemedim. Köpekleri çok sevdiğimden neyse ki korkmadım. Diğer yandan kayıt devam ettiği için sesimi sizlere duyurmamı engelliyor mudur, dikkatleri dağıtır mı diye düşünmeden /endişelenmeden edemedim. Ancak devam ettim. Düşüncelerim gelip gitti, dikkatimi toparlayabildim ve böylece konuşmamı sürdürebildim. Önümden geçip gidenler, ne yaptığımı merak edip bakanlar, üzerimden uçup giden bir kuşun kanat sesi, burnuma gelen çimen kokusu ve aralarda denizden esen iyot, güneşin belirip yok olmasıyla değişen ısı, kolumu ısıran sinek, az önce içtiğim kahvenin derinlerden gelen tadı… Hepsi benimleydi ve hepsi belirdi, yok oldu. https://youtu.be/qHJNr0_AWnU Her bir an da bu şekilde, beliriyor ve yok oluyor ve bizler de bu anların içinden geçiyoruz. Bu hayatta varoluşumuz da bir an, beliriyoruz ve yok oluyoruz. Düşüncelerimiz, duygularımız da geçicidir. Belirip yok olduklarını kabul ettiğimiz sürece beklentisizlik, kayıtsızlık ve kendiliğindelik oluşur. Bu da bize özgürlük getirir. Özgürlük dışarıdan bize sunulan, sağlanan bir hal değil, bizim içeriden dış koşulları görüp bunların içinden geçebilme halimizdir.
Okuma Önerisi: Yoga, Meditasyon İşe Yarıyor mu?
Duyularımızı etkileyen dış uyaranların zihnimizi oradan oraya savurmaması ama olan biteni de fark edebilmek… Ve geçip gitmelerine izin vermek. Beş duyumuzu etkileyen uyaranlar dışında yine kontrol edemediğimiz olaylar, durumlar, sözler de bizi etkiler. Bunlara da uyaran diyebiliriz. Bunlar da bazı duygulara kaynaklık ederler; kimi zaman haksızlığa uğradığımızı hissederiz, bazen öfke duyarız, bazen müthiş bir sevgi, önüne geçilemez bir coşku… Bunlar karşısında da mı kayıtsız kalıp geçip gitmelerine izin vermeli? Mümkün mü ki zaten? Haksızlığa uğradığımızı düşünüyorsak bu duygunun içine kendimizi tıkıştırıp kalamayız elbette. Mutlaka farklı zamanlarda, farklı durumlarda bastırılan duygular kendini gösterecektir. Durum her ne ise onu görmek, algılamak, bir süre o duyguyla kalmak, kendi halimizi (öfke, coşku vs. her ne ise) kabul etmek, bir süre sonra da bu hisleri bir objeyi elimize alıp incelercesine incelemek… Peki bu kadar kolay mı? Hem evet hem hayır.
Okuma Önerisi: Bedeninle, Kendinle Bağ Kur
Düzenli meditasyon pratikleriyle zorlayıcı duyguların olumsuz etkilerini daha kısa sürede üzerinizden atabildiğinizi görürsünüz. Kontrolsüz, ani duygusal çıkış ve inişlerin de arasındaki mesafe azalır ve daha dengeli bir hal alırsınız… Uygulamalar son derece basittir. Önemli olan ise her gün düzenli hayata geçirmek. İşte bunlardan biri de günün herhangi bir saatinde, her yerde rahatlıkla uygulayabileceğiniz beş duyu meditasyonu. Duyularınızı harekete geçirecek Great Loom Tütsü Ritüel Kitleri’ne buradan ulaşabilirsiniz.
Nilüfer Eyiişleyen YogaBiz.Pro