Karın Çakrası (Solar Pleksus) - Manipura

Karın Çakrası (Solar Pleksus) - Manipura

Üçüncü Çakra yani SOLAR PLEKSUS Çakrası olarak da bilinen Karın Çakrasına hoş geldiniz. Burası gücün, yapabilme kudretinin, karar vermenin, iradenin, harekete geçmenin, öz disiplinin bölgesi. Karın Çakrasının gelişim çağı 1.5 – 3 yaş arasıdır. Fiziksel bedende karın bölgesi, mide, karaciğer, dalak, safra kesesi ve sindirim sistemini yönetir. Yaşamsal alanda karşılığı ise birey olma, bağımsızlığını ilan etme, içsel gücünü harekete geçirebilme yetisini öğrenmedir. Gölgeli duygusu utançtır.

Gelin Karın Çakramıza, yani içimizdeki ateşe daha yakından bakalım…

Her çakra gücünü ya da güçsüzlüğünü kendinden önceki çakralardan alır, kendinden sonraki çakraları besler ya da besleyemez.

Okuma Önerisi: Çakra Nedir?

Aşağıdan yukarıya doğru baktığımızda üçüncü sırada olan Karın Çakrasının ana konusu güçtür. Kök Çakra, hayatta kalma içgüdümüz ve temel ihtiyaçlarımızı karşılamakla ilgili idi. İkinci çakra olan Sakral Çakra ise duygularımızı, arzularımızı, isteklerimizi, cinselliğimizi içgüdüsel olarak keşfettiğimiz bir alandı. Karın Çakrası ise bireyselliğimizi oluşturduğumuz ve bunu özgürce dünyaya ilan ettiğimiz çakramız. Elementi ateş olan Karın Çakrası isteklerimiz doğrultusunda hedefimize ulaşmak için plan yapma, çalışma, gücümüzü devreye sokmakla ilgilidir. Bize hayattan zevk almayı öğreten Sakral Çakrada kalmak muhteşem olmasına rağmen sistemimizin çalışmaya, amaçlarına ulaşabilmek için zorlanmaya, başladığı işi bitirdiğini görmeye ihtiyacı vardır. Pek çoğumuzun hayallerini süsleyen hayat; huzurlu, sakin, güvenli bir yaşam biçimi olsa bile tüm bunların yanı sıra biyolojimiz, sinir sistemimiz ve enerjetik var oluşumuz konfor alanından çıkıp, risk almaya, proaktif davranmaya, hayata karışıp kendi ‘var olma’ iddiasını ortaya koymaya gereksinim duyar.
Okuma Önerisi: Kök Çakra - Muladhara
Karın Çakramız bizim ‘yapan’ halimizdir. Karın Çakrasının çok kıymetli rehberliğinde dış dünyanın zorluklarıyla başa çıkmayı, hedeflerimiz için fedakarlık ve mücadele etmeyi, öz disiplin oluşturmayı öğreniyoruz. Bir hedef belirlemek, bu hedef doğrultusunda bir eylem takvimi oluşturabilmek ve bu plana sadık kalmak için kişinin öz disiplini olması gerekir. Öz disiplini sayesinde hedeflerini gerçekleştirebilmek ise beraberinde öz saygıyı getirir. Öz saygı tatminkâr bir hayat sürebilmemiz için bize toprak, su, hava kadar gereklidir. Bir insanın hayatı ne kadar rahat, bolluk içinde ve dışarıdan bakıldığında parıltılı olursa olsun, kişinin öz saygısı yoksa o kişi içten çürümeye başlamıştır. Bizim gerçek anlamda mutlu olabilmemiz için kendimize, yapabilme gücümüze inanmamız ve kendimizi gerçekleştirmemiz gerekli.

Gökyüzünün altında milyonlarca zeki, yetenekli, harika projeleri olan insan yaşıyor.

Pek çok kişinin muhteşem iş fikri, yazacak kitabı, yapılacak heykeli, çekilecek film senaryosu var. Bir o kadar kişi de hayatını değiştirmek istiyor; işini bırakmak, dünyayı gezmek, bir sivil toplum örgütünde çalışmak ya da sadece belki yogaya, spora, meditasyona başlamak gibi basit, kolayca hayata geçirebileceği istekleri var. Yoga pratiklerinizde derinleşmek ve/veya Yogaya başlamak için öncelikle Great Loom Yoga Matları’nı inceleyebilirsiniz. [av_productslider categories='134' wc_prod_visible='' wc_prod_hidden='' wc_prod_featured='' wc_prod_additional_filter='' sort='0' prod_order='' items='9' offset='0' columns='3' autoplay='no' interval='5' alb_description='' id='' custom_class='' av_uid='av-2v80mo'] Peki bütün bu insanlar arzularını, isteklerini hayata geçiriyorlar mı? Ya da soruyu şöyle sormak daha doğru belki de? İnsanlar arzularını, isteklerini hayata geçirebiliyorlar mı? Cevabımız maalesef, hayır. İkinci Çakrada kendimize sorduğumuz “Ne İstiyorum” sorusuna net cevaplar verebiliriz, ama eğer irademiz, yapabilme gücümüz/ateşimiz zayıfsa bize düşen sadece durmadan hayal kurmak olabilir.

Okuma Önerisi: Sakral Çakra - Svadhisthana

“Ne istiyorum?” sorusuna verdiğimiz cevap bizi hayattan neler yaparak zevk aldığımıza götürdüğü gibi, günlük zevkler, hazlar dışında, uzun vadede “Neler yapmak istiyorum? Kendi gerçeğimi nasıl hayata geçiririm? Ne yaparsam kendimi oluştururum?” sorularını da önümüze koyar. Ne istediğini bilmek gelişimimizde çok önemli bir nokta olmakla beraber, bu doğrultuya proaktif olmak, harekete geçmek, gerekli adımları atmak ve vazgeçmemek, tüm bunların sonucu olarak “kendini gerçekleştirmek” daha az sayıda insanın yapabildiği bir şey.
Dinleme Önerisi: Siz de erteleyenlerden misiniz?
Karın Çakrası iradi olarak tasarlanmış eylemlerde bulunarak, kendi bireyselliğimizi oluşturduğumuz ve yetişkin olmayı öğrendiğimiz bir alandır. Bu çakrada güçlenmek, gündelik hayatın zorluklarını, görevlerini yerine getirmeyi, yaşamın “keyifli olmayan” yönlerine sırtını dönmemeyi öğrenmek demektir. Kök Çakra ve Sakral Çakra dürtüsel çakralardır. Karın Çakrası ise artık dürtüselliğimizi kontrol etmeyi öğrendiğimiz, arzularımız ve sorumluluklarımız, hedeflerimiz için emek verme dengesini kurmayı öğrendiğimiz bir yerdir. Bir bebek hiçbir ihtiyacını erteleyemez, kontrol edemez. Erken dönem çocuklar devamlı oyun oynamak ister, hatta zevk aldığı şeylerden kopmamak için yemek yemek, tuvalete gitmek ya da uyumak gibi en temel ihtiyaçlarını ertelemek ister. Yumuşak, anlayışlı ve şefkatli bir biçimde çocuğun yaşını kaldırabileceği küçük görevler ve sorumluluklar vermek, bir işi tamamladığında bunu farkına varmasını sağlamak çok önemli erken dönem karın çakrası çalışmalarıdır. İnsanlık tarihi boyunca hazza ulaşmak hiç bu kadar kolay olmamıştı. 24 saat boyunca birbirinden heyecanlı, güzel, komik televizyon dizisine, filme rahatlıkla erişebiliriz. Tüm sistem bize sonsuz bir haz vadediyor. Konfor alanlarımızdan hiç çıkmadan kendimizi devamlı sanal zevklerle oyalayabiliriz. Sürekli zevk aldığımız şeyler yaptığımızda Sakral Çakrada yapışıp kalırız.
Kitap Önerisi: Cesur Yeni Dünya - Aldous Huxley
Sakral Çakranın zevk labirentinde kaybolduğumuzda içimizde Karın Çakramız için yeterince ateş bulamayız. Unutmayın Sakral Çakranın elementi “Su”dur, Karın Çakrası’nın ise “Ateş”. Çok fazla su, ateşe hayat hakkı tanımaz. Hayattan gerçek anlamda zevk alabilmek, yaşadığımızı hissedebilmek ve var oluşumuzda tatmin olabilmek için rahat kanepemizden kalkıp çalışmaya, çalışmaya, çalışmaya ihtiyacımız var. Terlemek bize iyi gelecektir.

Ego; yetişkin olmanın ABC’si…

Gündelik dilde “Ego” kelimesini çok sık, genelde de olumsuz anlamda kullanırız. “Egosu çok büyük”, “Ego problemi var”, “Egosunun kurbanı oldu” gibi dilde kullanım örneklerini çoğaltabiliriz. Oysa ego Latince “Ben, Benlik, Kendilik” demektir. Benliğimizi, kendilik halimizi oluşturma, kendini var etme halidir. Duygularımız, düşüncelerimiz kadar ve bazen onlardan daha fazla bizi var eden şey, eylemlerimizdir. Bir günümüzü nasıl geçirdiğimiz, alışkanlıklarımız, devamlı yaptıklarımız hayallerimizdeki bizi gerçekten temsil ediyor mu? Ya da bir günümüzü nasıl geçirdiğimiz, alışkanlıklarımız, devamlı yaptıklarımız hayallerimizdeki bize gerçekten hizmet ediyor mu? İşte Karın Çakrası, eylemlerimizle sağlam bir ego inşa etme merkezidir. Egomuzu bir kenara bırakabilmek için ilk önce egoyu oluşturabilmemiz gerekli. Egodan vazgeçme aşaması üst çakralardadır. Hayatımızı sağlıklı bir biçimde sürdürebilmemiz için sağlam bir egoya sahip olmamız çok önemli.
Kitap Önerisi: Akış, Mutluluk Bilimi - Mihaly Csikszentmihaly

Çakra çalışması prensibini anlayabilmek için büyülü kelime; denge

Karın Çakrası dengeli çalıştığında hayattaki zevklerimiz ve sorumluluklarımız arasında mükemmel uyumu yakalamış oluruz. Eğer bu beraberlik kendine, zevklerine hiç vakit ayırmadan durmadan çalışmaktan yana bozulduysa kalben ve zihnen katılaşabiliriz. Aşırı çalışma ve çok hırslı olma hali bizi agresifliğe ve sert bir hükmetme haline götürebilir. Her şeyi kontrol etme ve yönetme isteği, başkalarını önemsememe, her konuda haklı olduğunu düşünme, aşırı manipülasyon yapmak bu çakranın dengeden ve kontrolden çıktığını gösterebilir. Öfke nöbetleri, etrafa karşı devamlı suçlayıcı olma, başarısızlığı ya da hatayı affedememe Karın Çakrasının artık bize hizmet etmediğinin ifadesidir.

Karın Çakrasına zalim bir diktatör olmak için değil, kendimizi sağlıklı bir biçimde gerçekleştirebilmek için ihtiyacımız var.

Devamlı kendimizi kurban gibi hissediyorsak, hedeflerimizi gerçekleştirmemizin kendimiz dışımızda hep başka bir nedene bağlıyorsak, kendimizi devamlı yorgun hissediyorsak Karın Çakramızı güçlendirmemiz gerekli demektir. İstediğimiz hayata ulaşabilmek ya da günlük sorumluluklarımızı yerine getirebilmek için kendimize verdiğimiz sözleri yerine getirebiliyor muyuz? Yerine getirilmeyen sözler insanın güvenini sarsar, hele bu sözü kişi kendine vermişse…

Karın Çakrası kendimize verdiğimiz sözü yerine getirmektir.

Utanç bitti… Karın Çakrasının gölgeli duygusu utançtır. Utanma ihtimali bir işe daha başlamadan insanın elini kolunu bağlayabilir. Bir işi büyük ölçüde başaramayacağımızı öngördüğümüz için, işin sonunda utanacağımızı, komik duruma düşeceğimizi, ayıplanacağımızı farz ederiz. Hedeflerimizi, kendimizi gerçekleştirme, kişinin hayata karşı kendini, ortaya koymasıdır aslında. Utanma hali ise bu manifestonun önünü keser. Zaten başaramayacağına inanıyorsan içindeki ateşi söndürürsün.

Ne Yapmalı?

Utanç duygusunu çok sık yaşıyorsan, günlük hayatta bu duygunun ortaya çıktığı durumları/halleri fark etmek çok önemli bir Karın Çakrası çalışmasıdır. Hangi durumlarda utanıyorsun? Hangi durumlarda utanacağını düşünüyorsun?
Okuma Önerileri: Çok Güzel Bir Yolculuğa Çıkarken işimize Yarayacak Temel Kavramlar - 1 Çok Güzel Bir Yolculuğa Çıkarken İşimize Yarayacak Temel Kavramlar - 2 
Başladığın işleri bitirebiliyor musun? Bitiremiyorsan hangi gerekçeleri kullanıyorsun fark et. Yapmaktan hoşlanmadığın işlerin hayatına katkılarını fark et. Karın Çakrasını güçlendirmek için karın kaslarını güçlendirmek aynı derecede önemlidir. Karın bölgesindeki kasların güçlü olması aynı zamanda güçlü bir omurga demek. Karın ateşinizi güçlü egzersizlerle destekleyin.
Okuma Önerisi: En İyi Yoga Matı
Kendini, kendine ve hayata ilan etmekten çekinme… Gücüne güven.      

Çağla Güngör 

YogaBizz.pro

Bloga dön