Suçluluk duygusu, erken çocukluk döneminden itibaren yaşadığımız sosyal çevrenin normlarına uygun davranmadığımızda hissettiğimiz rahatsızlık hissidir; işlevsel bir duygudur, bizi başkalarına zarar verecek davranışlarda bulunmaktan alıkoyar. İçinde empati duygusunu da barındırır. Empati kurabilmemiz sayesinde davranışlarımızın diğer insanlarda yarattığı etkiyi fark edebiliriz. Empati kuramamak, herhangi bir şekilde suçluluk duymamak bizi karanlık bir noktaya götürebilir. Dolayısıyla birine isteyerek ya da istemeden zarar verdiğimizde, yalan söylediğimizde, birinin kalbini kırdığımızda içimizde uyanan hoşnutsuzluk duygusu sayesinde davranışlarımızın olası sonuçları üstünde önceden düşünür, onları tartarız.
Okuma Önerisi: Kendimize ve Başkalarına Nezaket
Diğer taraftan da son derece işlevsel bir görevi olan suçluluk duygusu, zaman zaman denetimden çıkar ve kronik bir şekilde kendisini gösterir. Ne demek mi istiyoruz? Kişi ne yaparsa yapsın her yerde, her şeyde, herkese karşı suçluluk hisseder. Böyle kişilerde suçluluk duygusu o kadar baskındır ki, bu kişiler, kendi dışında herkesi memnun etmek için kendini adeta helak eder. Son derece işlevsel bir duygu, kendi işlevden çıktığında sağlıksız bir öz yıkıcılığa dönüşebilir. Etrafımızdakileri memnun etmek, sevdiklerimize destek olmak, iyilikte bulunmak, zaman zaman kendinden fedakarlık yapmak çok kıymetli davranışlardır. Ama dışardan bakıldığında çok olumlu gibi görünen davranışların arkasında kronikleşmiş suçluluk hissi yatıyorsa orada kendimize yakından bakmak iyi olabilir.
Okuma Önerisi: Yapmayı Hemen Bırakman Gereken 4 Şey
Şimdi gelin suçluluk duymamamız gereken 10 şeye bakalım:
-
Hayır dediğin için suçlu hissetme
“Hayır” kelimesi çok güçlü bir kelimedir; söyleyen için de, duyan içinde serttir. Hayır diyebilmek kararlılık, güç ve kendinden emin olmayı gerektirir. Bir teklifi kabul etmediğimizde ya da bazı kişileri planlarımıza dahil etmediğimizde rahat rahat hayır diyebilmeliyiz.
Hayır demek bir yerde herkesi memnun edemeyeceğinin, herkes için her an hazır olmadığının manifestosudur.
Ezbere kullanılmayan, sağlıklı bir “Hayır” sağlıklı sınırlar demektir. Hepimizin sağlıklı sınırlara ihtiyacı var.
-
Telefonu açmadığın için suçlu hissetme
Cep telefonları, hepimizi neredeyse herkes için, her an ulaşılabilir hale getirdi. Ulaşımın bu kadar kolay olduğu bir sosyal ağ içinde telefonla aranmaya karşı kendi sınırlarımızı koymak çok sağlıklı bir davranıştır, bundan suçluluk duymamıza hiç gerek yok. Gece belli bir saatten sonra telefona bakmamak ya da arayan çok sevdiğimiz bir arkadaşımız bile olsa, zaman zaman canımız o anda bir telefon konuşması yapmayı istemediği için çağrıya cevap vermemek kimse için sorun olmamalı. Biri tarafından aradığımızda hayatımızın o anında bir kesintiye oluşuyor. Tam da o anda bu kesintinin oluşmasını istemeyebiliriz. Bunda hiçbir sorun yok.
Meditasyon Önerisi: Koşullanmalardan Özgürleş
-
Kendini tercih ettiğin için suçlu hissetme
Biri bizden herhangi bir konuda yardım ya da bizimle bir şeyler yapmak isteyebilir ve tahmin edin ne? Arkadaşımızın ihtiyaçlarını karşılamak anlamında duygusal olarak uygun olmayabiliriz ya da başka planlarımız olabilir ve hayır diyerek kendimizi seçeriz. Böyle durumlarda birazcık suçluluk duymamız ve kendimizi seçmemiz de çok normaldir. Devamlı kendini önceleyen çocukça bir bencillikten bahsetmiyoruz elbette ama, kişinin kendi ihtiyaçlarını görebilmesi ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda kendisine zaman ayırmayı seçmesi oldukça sağlıklıdır. Devamlı başkalarını ön plana yerleştirirsek bir süre sonra tükeniriz.
-
Günü verimsiz geçirdiğin için suçlu hissetme
İnsanın planlarını hayata geçirmesi, üretmesi elbette çok güzel, tatminkar bir duygudur. Bazı günler ya da dönemler ise sadece “var olmayı” deneyimlemeye aittir; somut olarak günden geriye bir şey kalmaz, işlerimiz olduğu gibi kalır, vs. Olma halimiz ve yapma halimiz adeta bir Yin Yang dengesi içinde akış halindedir. Zaman zaman sadece kalmaya, hiçbir şey yapmamaya derinden ihtiyaç duyarız. Bu anlarımızı “Off, boşu boşuna vaktimi harcıyorum”, diyerek suçluluk duygusu ile karartmak yerine var olmanın keyfini çıkartın. İşler her zaman hallolur, bazı günlerde, dönemlerde ise sadece hayatta kalmak kıymetli bir iştir.
Okuma Önerisi: Verimli Olmak Ne Demek?
-
Kendin için para harcadığında suçlu hissetme
Çoğu insan çocuğu, eşi, sevdikleri için düşünmeden para harcar ama konu kendi isteklerine, ihtiyaçlarına geldiğinde nedense hep erteler. Yapmayın! Kendinize, ihtiyaçlarınıza, isteklerinize sahip çıkın. Kendinize yatırım yapmayı önemseyin.
-
Kararını değiştirdiğin için suçlu hissetme
Birine verdiğimiz sözleri tutmak, çevremizde güvenilir olarak kabul edilmek oldukça önemlidir. Ama işte bazı anlar vardır ki, kararlarımıza sadık kalamayız; ya somut durumumuzda ya da duygusal dünyamızda değişiklik olmuş olabilir. Bu esnekliği tanıyın kendinize.
-
Fikirlerin, kişiliğin için suçluluk hissetme
“Aynı nehirde ikinci kez yıkanılmaz”, diye bir atasözü vardır; bilirsiniz. Çünkü nehir değişir, aynı nehri bulsak bile biz değişiriz. Hücrelerimiz değişiyor, ufkumuz değişiyor, yeni deneyimler yaşıyoruz, okuduğumuz, gördüğümüz her şey, tanıştığımız her insan bizi değiştiriyor, farklılaştırıyor. Olduğumuz kişi bizim gerçeğimiz. Gerçeğimize sahip çıkmazsak, elimizde ne kalır?
-
Hayallerin için suçlu hissetme
Hayallerimiz çevremiz tarafından onaylanmayabilir. Sosyal çevremizin vizyonu, ufku bizimki ile örtüşmüyorsa elimizden ne gelir? Elbette hayallerimize sahip çıkmak! Gelecekte olmak istediğin kişiye sahip çık ve suçluluk duyma
-
Bedeninden dolayı suçlu hissetme
En önemli konulardan biri de bu; bedenimiz. Bedenimiz, yaşadığımız dönemin estetik normlarına uymayabilir. Bazen de o kadar uyar, o kadar beğenileri üstüne çeker ki, bu da bizde rahatsızlık hissi uyandırabilir. Bedenimiz bizim evimiz. Onun sağlıklı olması anlamında sorumluluğu almak önemli ama onu başkalarının estetik anlayışına göre değerlendirmemek, yargılamamak da çok önemli.
-
Hayatına dahil etmediğin kişiler için suçlu hissetme
Hayatımızda öyle bir döneme geliriz ki, derinden değişiriz. Bu değişimde, bir zamanlar çok yakın bile olsak hayatımızdaki bazı insanları dahil edemeyiz. Çünkü bizimle aynı değişimleri yaşamamışlardır. Burada kimsenin bir suçu yok. Suçluluk duygusuna gerek de yok.
Çağla Güngör
Yin Yoga ve Mindfulness Öğretmeni